Bu Anneler gününde, huzur evine bırakılmış bir annenin, huzur evinden özlemlerini anlattığı satırları sizlerle paylaşmak istedim.
Ben çok etkilendim, evlat olanlara, anne ve babasına bakmak zorunda olanlara o annenin sesini iletmek geldi içimden.
* * *
Beş senedir huzur evinde yaşayan bu annenin kaleminden dökülen duygusal bulduğum hikâyeyi bu anneler gününde tüm evlatlara ithaf ediyorum.
* * *
Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkemizde, içine ömürlerinin son demlerinde olan anne ve babaları doldurdular ve adına huzur evi dediler.
Oysa huzur hiç uğramadı o binalara, eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka yerlere, onların yüzü suyu hürmetine belalar def oluyor der, onları nimet bilirdik.
Boyunlarını bükük bırakmazdık.
* * *
Dışarıdan huzurlu gibi görünen o sessiz sakin binalarda yaşayanların içinde ne fırtınalar kopuyor kim bilir.
Kaç anne veya baba anlatmak, haykırmak istedi kim bilir duygularını bilinmez ki.
Huzur evinde kalan ve orada kalan yaşlılar adına duygularını anlatan bir annenin satırları şimdi yazacaklarım.
Bu annenin mektubunun, huzursuz odalardaki yüreği yorgun annelerin sessiz çığlığı olduğunu duyalım istedim.
* * *
Takvime baktım da beş sene olmuş buraya geleli diye başlıyor yorgun annelerimizden bu ses.
Nasıl geçti beş sene birde bana sorun diyor huzur adını verdikleri sessiz odalardan birinde yaşayan bu anne.
Çok bakmıyorum takvimlere içim sıkılıyor, zaman geçmiyor adı huzur olan bu binada diyor o annemiz.
Eskiden su gibi akıp geçiyor zaman derdim, şimdi öyle düşünemiyorum bu huzur adındaki odada.
Demek ki insana mutluyken çabuk geçiyormuş zaman, hapishanelerdekileri şimdi daha iyi anlıyorum diye devam ediyor huzur evindeki bu annemiz.
Annemiz diyor ki oğluna, beni buraya bıraktığın gün anneler günüydü hatırlıyor musun bilmiyorum diyor bu anne.
O günden beri anneler günü benim için daha bir anlamsızlaştı diyor.
Her sene bu gün anne olmak ayrı bir acı veriyor bana diyor.
Sen küçük bir çocuktun daha, hiçbir yere bırakamazdım ben seni, öyle savunmasız öyle masumdun ki.
Kimselere güvenip yollamazdım, yanımdan hiç ayırmazdım diye hayıflanıyor bu güzel annemiz.
Şimdi nasıl oldu da, tanımadığın insanlara teslim ettin beni onu düşünüyorum diyor.
Gözden çıkarılmış eski bir eşya gibi hissediyorum kendimi. Yıpranmış, işe yaramaz bir kırgınlıkla.
* * *
Belki kırgınım biraz, geçen gün eski komşumuz Mevlide teyzenin kızı Şükran geldi yolda görmüş seni. “Neden bıraktın anneni” diye sormuş sana, “kendi istedi” demişsin oğlum. Maaşıda var bakıyorlar demişsin. “Sıcak, her işi görülüyor içim rahat “ demişsin.
Kendim istemiştim evet, bazen naz yapma kabilinden, huzur evine gönderin beni kimseye yük olmak istemiyorum derdim.
İçten içe hiç kandıramazdım bu duruma kendimi, “senin için bırakmaz beni bir yerlere” diye düşünürdüm.
Tıpkı küçükken seni bırakamadığım gibi, beni hiç bırakmazsın sanırdım.
* * *
Evet, huzur evlerindeki annelerden babalardan yükselen feryat bu, bu sesler hiç duyulmasın, sıcak yuvamızda bir köşe ayıralım annelerimize ve diğer büyüklerimize işte o köşeler yaşlılarımızın huzur evi olsun.
Bunu unutmayalım olur mu?
Tüm annelerin ve anne adaylarının günlerini kutluyorum.