Siyasette koltuk hırsı olanların ve o koltuklardan kalkmak istemeyenlerin her zaman öne sürdüğü bir söz vardır.
'Taban beni istiyor'..
İyi, ne güzel. Taban istiyorsa hodri meydan.. Bakalım ne kadar istiyor...
Gerçi son zamanlarda özellikle AK Parti'nin İl Başkan adayı Osman Çetinkaya, "Genel merkez beni istiyor" diyerek, yereldeki siyasete 'tabandaki üyenin, delegenin görüşünü yok sayarak' yeni bir söz ekledi ama; tabana rağmen o koltuklarda oturulmayacağını kendisi de iyi biliyor..
Neyse ki MHP'de ve CHP'de böyle bir söylem yok. Tüm adaylar sandığa girip, çıkabilmenin peşinde. Yani partinin tabanındaki seçmenin görüşüne saygılı olacaklar sonuç olarak.
AK Parti İl Başkan adayı Çetinkaya da tabana rağmen siyaset yapamayacağını biliyor aslında. Buradan 'partinin tabanı, Çetinkaya'yı istemiyor gibi bir anlam çıkarılmamalı..
Onu gerçekten bilmiyoruz. Kimin il başkanlığına tercih edildiği noktasında 'en küçük bir görüşümüz ve bilgimiz bile yok'..
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın peşinde de değiliz.. Bu işi tabandaki seçmene bırakıyoruz.
O nedenle de bugünden itibaren gazetemizde 'Adayını destekle, gönlündeki adayı yaz bize bildir, biz de yayınlayalım' diyerek bir kamuoyu yoklaması başlattık.
AK Parti'nin Samsun'da yaptığı temayül yoklamasının sonuçları açıklanmadığına göre, bu çalışmamız önemli bir temayül yoklaması gibi olacak. Öyle gizli saklı, çantalarda filan da kalmayacak..
Farklı gazetelerde, farklı sonuçlarla da yayınlanmayacak..
Her gün adım adım kim ne kadar destek alıyorsa, o şekilde yansıyacak, sütunlara..
Samsun'da AK Parti açısından yapılan ve sonuçları açıklanan son temayül yoklaması genel seçimler öncesi yapılmıştı. O yoklamadan da birinci olarak Fuat Köktaş çıkmıştı...
Ama AK Parti'de Çetinkaya 'henüz sandıktan' çıkmadı. İlk kez de realite açısından 24 Temmuz'daki kongre sandığı önemli..
Genel merkez istiyor, temayülden ben çıktım gibi söylemler 'lafta kalır ve tabanda yer bulmaz'..
Bakalım, gazetemizin başlattığı bu çalışmada, kim ne kadar seviliyor, kim ne kadar destek buluyor hep birlikte göreceğiz..
Aynı şey CHP için de geçerli. Şimdiden bazı isimler duyuyorum. 'İş bitti, başkan şudur' gibi.. Yani hem demokrasi diyeceksin, hem de başkanı, kulislerde belirleyeceksin. Olur mu böyle şey..
Örnek Atakum. Orada sandıktan ne çıktı. Oldu mu, olmadı. Olmaz da.. Tabana rağmen kimse siyaset yapamaz... Koyarsın sandığı, çıkarırsın adayları, partinin seçmeni gelir, 'başkanımız sensin' der..
MHP'de olaylar daha da farklı. Delege sistemi biraz karışık. İstişareye dayalı bir seçim tarzı var..
Ama bu kez de açık söylüyorum işler biraz karışık.. Hasan Aslan Batı'dan aday olarak çıktı. Şaban Kılıç ise Doğu'dan. Merkezden de Recep Güleroğlu.. Alperen Carus'un durumu henüz belirsiz..
Ama bu kez sanki, 'ben yaptım oldu' gibi olmayacak bir görüntü var. İlk kez bu kadar çalışma, ilk kez bu kadar kulis var MHP'de..
Şu an AK Parti'de bile yaşanmayan bir hareketlilik, ilçelerde, beldelerde delege ziyaretleri, dengeler savaşı sürüyor..
MHP'de de AK Parti ve CHP'de olduğu gibi herkes birbirini tanıyor. Her gelen adaya desteğimiz seninle diyor..
Ama bazılarının gönülleri farklı söylüyor. En ince hesaplar bile yapılıyor. Kim seçilirse kimler belediye başkan adayı, kimler ilk sıralarda milletvekili adayı..
Kim kime daha yakın..
Bu sefer de ahbap çavuş ilişkisi mi olsun, yoksa gerçekten bizleri temsil edebilecek bir başkan mı seçelim..
Gerçekten müthiş bir atmosfer var. Henüz farkında değilsiniz belki ama bizler, gelen telefonlardan ve farklı senaryolardan her şeyin farkındayız..
İşte o nedenle 'tabandaki seçmenin önüne ilk sandığı biz koyuyoruz.. Yarından itibaren, 'gönlündeki adayı yaz bize ulaştır'..
Bakalım sandıktan kim çıkacak.... Aslında ben de merak ediyorum... Çünkü şimdi gerçekle yüzleşme zamanı geldi..