Hani bazen farkında olmadığınız bir mutluluk yaşarsınız.. Bir nedeni yoktur aslında. Sadece 'bir şeyler o gün' üst üste oturmuştur..
Yapmaya çalıştığın 'bir çaba' olumlu karşılanmış ve yalnız olmadığını hissetmişsindir..
Senin gibi düşünen, mücadele verenlerin olduğunu fark etmek işte bu kadar önemlidir bizim meslekte..
Tabi ki; aynı paralelde düşünürsen, karşı taraf için de aynı şeyler geçerli..
Onlar da aynı paralelde düşünenleri görünce 'benim duyduğum mutluluğu duyuyordur' elbette..
Dün ben kendi adıma böylesine iki telefon aldım...
İki farklı konuydu ama düşüncelerin örtüşmesi önemliydi...
İlkinden ve 'çok önemli bir konudan' başlıyorum..
İlk görüştüğüm Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan'dı. Dünkü yazımda 'Samsun'da yaşanan iki kadına şiddet olayıyla ilgili olarak' basının da üzerine düşenleri yapmaya hazır olduğundan bahsetmiştim.
Sayın Ali Yeldan, bizlerin olaya bu şekilde yaklaşmasından oldukça memnun. 'Top yekun birlikte mücadele edeceğiz' derken, ses tonunda bu olayı bitirmekte ne kadar kararlı olduğunu da 'anlamak mümkün'..
Başsavcı Yeldan'ın 'kadına şiddeti önleme yasası çerçevesinde' yapılan çalışmalarla ilgili olarak nasıl çaba içinde olduklarını haberimizde okuyacaksınız ama, bence daha önemli bir şey var..
Eğer bir konuda bir bürokrat net olarak kararlıysa, basın ile işbirliği yaparak kamuoyunu bilgilendirmesi 'kaçınılmazdır'..
Çünkü topluma 'mesaj vermenin en iyi ve hızlı yolu medyadır'..
İşte bu kararlılığı gördüm Sayın Yeldan'da..
Samsun'daki diğer kurumlarla nasıl işbirliği içinde olduklarını, neler yapıldığını anlatırken, 'fikirlerimizin örtüşmesi' çok önemliydi..
Kararlıydı Başsavcı Yeldan, o nedenle de basından bu konu üzerinde hassasiyetle durmamızı istiyordu.
'Uyarılalım, seferberlik oluşturalım. SHÇEK'in çalışmalarını, bizim adliyede oluşturduğunuz 'izleme birimini' anlatalım diyordu..
Uyaralım ki; bir daha yaşanmasın o vahşet görüntüleri.. Evet uyaralım. Üzerimize ne düşüyorsa yapalım..
Bu bir toplumsal sorumluluktur ki; basının ilk görevidir..
O nedenle bugün manşet haberimizi Başsavcı Ali Yeldan'ın, Samsun kamuoyuna 'Birlikte çözelim' mesajına ayırıyoruz..
Hatta bu konuda Samsun Valiliği ve SHÇEK'e de 'uyarı ilanlarını gönderin ücretsiz yayınlayalım, diyerek çağrıda bulunuyoruz...
**********************************
Dün aldığım ikinci telefon ise CHP İl Başkan Yardımcısı Sadi Subaşı'dandı..
Onun konusu ise teşvik ile ilgiliydi.. Samsun'un gündemine teşvik konusunu gazetemiz taşımıştı ve o günden sonra 'kamuoyu oluştu'..
Aynı zamanda yazarımız olan Subaşı'nın önemli görevleri oldu Samsun'da. Ama en önemli 'çalışmalarından birini' bana göre SAMSEV Başkanı iken, Samsun'un teşvik dışı bırakılması karşısında 2005'te yapmıştı..
81 sivil toplum örgütünü bir araya getirmiş ve tepki koymuşlardı.. Sonuç alamadılar ama Samsun'un sesini Türkiye'ye duyurdular..
Sadi Subaşı dün aradığında, "Teşvik konusunu gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim. Samsun'a bu iyi anlatılmalı' derken, bizi mutlu etti..
Çünkü kimsenin umurunda mı acaba diye düşündüğün bir noktada, birilerinin arayıp, "Çok önemli bir konuyu masaya yatırmışsınız" demesi, 'bir gazeteci için önemli bir mutluluktur'...
Dün Sadi Subaşı ile sohbet ederken bir sözünü de çok sevdim aslında. "İster CHP İl Başkan Yardımcısı olarak, ister SAMSEV eski Başkanı olarak, isterse köşe yazarınız olarak görüşlerimi ver" dedi...
Hangi konumda versek verelim. Tek doğru var. Samsun bu teşvik ile yerinde sayar.. Yatırımcı gelmez. Bu bir gerçek..
Kim diyor bunu.. Samsun'un işadamlarının üyesi olduğu oda ve dernek temsilcileri.
SAMSİAD, KASİAD, MÜSİAD gibi...
Ama biri daha diyor. STSO Başkan Yardımcısı Servet Keskinsoy.. "Kimse yatırım yapmaz bu şekilde bir teşvik olduğu sürece"..
Ama inanın akşam büroya gelen bir habere şaşırdım ve aslında yorum bile yapmayacağım..
Açıklamanın sahibi STSO Başkanı Zeki Murzioğlu. "Teşvikte Samsun'un yeri iyiymiş.."
Olabilir kendi görüşü.. Ama en azından kendisinin Başkan Yardımcısı Keskinsoy'un görüşleriyle örtüşebilseydi..
Aynı odadan iki farklı görüş çıkınca, 'Şaşırmamak elde değil'..