Bildiğiniz üzere Samsun'da yapılan belediyecilik hizmetleri son zamanlarda yağan yağmurla birlikte 'makyajdan ibaret olduğu' ortaya çıkmış ve bunun bedelini Canik'te 14 vatandaşımız hayatıyla ödemiştir..
Ancak, Canik'in canını çıkaran ve 500 yılda bir yağar denilen yağmurdan sonra, daha bir ay geçmeden Atakum'u da sel aldı... Ortalık deyim yerindeyse 'battı, boğuldu'..
Allah'tan bir kişi son anda boğulmaktan kurtarıldı ama rezalet, sefalet diz boyu. Bodrum katlar bitik. Yapılan makyajlı kaldırımlar sahile vurdu.. İnsanların konutları havuz gibi oldu...
Çamur her yerde. Alt yapı çöktü. Süslü üst yapıları da sel aldı götürdü..
Geriye ne kaldı derseniz; Sülün heykellerine ve sahildeki aslan heykellerine çok şükür sel suları zarar veremedi.
Milletin kafesi, işyerleri sular altında ama, çok şükür Büyükşehir Belediyesi'nin Deniz kızı kafesi, Palmiye kafesi sahildeki kumsallık alanın kıyısında olduğundan sorun yok.
Zaten o kafeler yoldan yukarıda ve duvarla korunduğundan, su denize gidemiyor ve geri basıp vatandaşın evini, bodrum katını, işyerini basıyor ama varsın bassın..
Büyükşehir Belediyemizin tesisleri sağolsun.. Onlara zaval gelmesin..
Amisos Tepesi'nde de sorun yok. Oradan inen sular nereye gitti, kimin evine girdi bilmiyorum ama Büyükşehir Belediye tesisleri ayakta, zarar ziyan yok..
Ne yazık ki; Büyükşehir Belediyesi'nin yapmadığı hizmetler, derelerin ıslah edilmemesi, ihmaller ve 500 yılda bir yağar öyle yağmur mantığı derken, Samsun'un '19 Mayıs şehri' olduğu unutuldu, artık 'sel kenti olarak' anılmaya başladı.
Sayın Valim...
Hafızam beni yanıltmıyorsa Samsun'un turizm, sağlık ve tarım kenti olma yolunda mastır planlarınız vardı. Bir kısmının da hazırlandığını tahmin ediyorum..
Kent yönetimi, belediyecilik konusunda başka illerde ders veren, siyaset akademisinde konuşmacılık yapan Büyükşehir Belediye Başkanımız Yusuf bey Samsun'u sel alınca, 'ne oluyor orada' diye biraz eleştirildi biliyorsunuz..
Kendisini de sinirlenip bayan spikere sert çıktı...
Öyle ya Büyük Başkanın suçu ne.. Dereler ıslah edilebilirdi, alt yapı da daha geniş menfezlerden oluşabilirdi.
Ama 500 yılda bir beklenen yağmurun ardı ardına yağacağını nasıl hesap edebilirlerdi ki..
Bizim matematikçi Aydın Cerit bile çıkamaz işin içinden..
Sayın Valim..
Sözün kısası şu..
Samsun'da durumu görüyorsunuz. Bir yağmur yağdı 14 can. Sanayi ve iş bölgemiz Canik sular altında. Bir daha yağdı Turizm ilçemiz Atakum sular altında.
Her yağmurda tarım alanları da sular altında..
Büyükşehir'de belediye dereleri ıslah etmemişte, ilçelerde DSİ görevini yapıp dereleri ıslah etmiş mi.. Görüldüğü gibi top yekün 500 yılda bir yağar böyle yağmuru beklemiş, işi Allah’a bırakmışız....
Yani iki önemli hamleniz Turizm, Tarımın durumu ortada..
Her tarafı termik santrallerle dolan, sel ve çamur içindeki bu kentte sağlıklı olmak nasıl olacak onu da anlamak zor..
Spor kenti olayına girmiyorum Samsunspor'un durumu ortada..
Kaptan Emin olmasaydı bir Mister Kayyum'da oraya atamak zorunda kalacaktınız..
Son zamanlarda sizin de ayağınızdan sarı çizmelerin çıkmadığını görünce; merak ettim açıkçası..
Hazır Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Bey de nihayet 'Sel mastır planı hazırlığına' girmişken, şahsınızın Samsun 'mastır planları'nda son durum nedir diye aklımıza düşüverdi..
O nedenle Sayın Valim sorum ve yazımın özü şu..
Samsun'un kalkınma ve gelişme yönüyle ilgili olarak görüşlerinizde bir değişiklik var mı?. Samsun'un halen turizm, tarım ve sağlık ve spor alanlarında iddialı olacağıyla ilgili düşünceleriniz devam ediyor mu?..
Ve.. en hayati konu..
Samsunlu'nun can ve mal güvenliği açısından Büyükşehir Belediyesi, , DSİ, Karayolları, alt belediyeler ile birlikte 'en azından bir daha ki yağmur gelmeden ne gibi tedbirler aldınız'..
Kamuoyunu bilgilendirirseniz sevinirim..
Selam ve saygılarımla..
A. Yener CABBAR