Bir Ramazan Bayramı'nı geride bıraktık.. 'Bıraktık' derken yitirdiklerimizden söz ediyorum..
Şırnak'ta, Antep'te, Hakkari'de..
Şırnak Uludere'de 10, Antep'te 9, Hakkari'de 2 şehit..
Bayramın tam bilançosu ne kadar bilmiyorum ama Bayramımızı zehir etmeye yetti. Yeni ocaklar söndürdü. Analar yine ağladı..
Onbinlerce askerin yakınları bayramı 'yürekleri ağzında' geçirdi..
Televizyonlarda Ebru Şahin tatilde, Sibel Can'ın yaz diyeti, ünlüler Bodrum'da, Kıbrıs'ta, İzmir Çeşme'de tatilde haberlerine kilitlendi ahali ama 'gerçek Türkiye kan ağlıyordu' aslında..
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş maçlarını izleyenler 'hep bir ağızdan gol diye bağırırken', gerçek Türkiye'de işler oldukça farklıydı..
Can pazarı vardı adeta..
İstanbul'da yapılan Metro ile övünenler, Türkiye'nin o yüzünü görmezlikten daha ne kadar gelecekler acaba..
Türkiye bayram kutladığını zannederken, aslında en kara günlerinden birini yaşadı Ramazan Bayramı süresince..
Gaziantep'te 9 kişinin öldüğü bombalı saldırıyı gerçekleştiren PKK, artık ne bayram dinliyor ne de Ramazan..
Türkiye'nin gerçek gündemiyle 'sanal gündemi' arasında sıkışan vatandaş her geçen gün dünyaya daha magazin ağırlıklı bakıyor..
Ateş ise düştüğü yeri yakıyor..
O nedenle süslü laflara bakmayın siz.. Siz Şemdinli'de PKK militanlarıyla sarılan bizlerin vergilerinden aldıkları maaşlarla sefa süren milletvekillerine bakın asıl siz..
Terör artık Doğu, Güneydoğu demiyor..
İzmir Foça'da da var, İstanbul'da da, Antep'de de..
Artık gizlileri saklıları kalmadı..
Bizim ülkemizin sınırları içinde kimlik kontrolü yapıyor. Milletvekilleriyle yarım saat sohbet ediyor.
Gazetecilere tehditkar bir şekilde elinde silahla 'bunları da yaz' diyebiliyor..
Ve ne yazık ki, bu ülkede, legalleştirilmeye çalışılan PKK ile mücadele etmesi gereken devlet, o sırada yok orada..
Yarım saat boyunca propaganda yapan teröristler, kendi ülkelerinin topraklarındaymış gibi rahat davranabiliyorlar..
Biz de CHP'li Hüseyin Akgün'ü PKK kaçırdı diye ülke olarak şaşırmıştık..
Nasıl da alıştık değil mi?..
Bu kez de yarım saatliğine de olsa 'bizim topraklarımızda misafir ettiler' milletvekillerini, gazetecileri..
Şaşırmıyoruz değil mi artık.. Bundan sonraki adım ne olabilir diye kestiremiyoruz bile..
Benim aklıma gelmiyor. Söylemeye dilim varmıyor. Cesaret bile edemiyorum..
Yola devam devam da, hangi yola devam..
Gerçek Türkiye neresi..
İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da, Samsun'da parklarda salıncaklara binen çocukların sesi mi, mangal sefaları yapan vatandaşın, denize giren halkımın mutlu görüntüleri mi, Antep'te patlayan bomba sonrası atılan çığlıklar mı?..
Hangisi gerçek Türkiye..
Siz karar verin artık..