Kocaman bir giyim mağazasında dolanıyordu, sonra bir kabine girdi, oldukça geniş olan bu yerde bir an gözü bir kıza takıldı.
Beline kadar upuzun sarı bukleli saçları, incecik beli vardı. Üst kısmı beyaz ama etekleri renkli desenlerden oluşan bir elbisenin içinde, üzerine vuran bir ışığın altında bütün güzelliğiyle duruyordu. Ama bir dakika! Bu kız kendisiydi!
Mevcuttaki kilolu bedeninin içinden, karşısında bütün zarafetiyle duran zayıf hâline bakıyordu… “Demek ki kilo versem böyle görüneceğim, ne kadar da güzel görünüyorum…” dedi… Ve bir anda rüyasından uyandı.
Bu da neyin nesiydi şimdi?
1 Ocak sabahına uyanmıştı o kız, yepyeni bir yıla girerken, aklında kilo verme gibi bir düşünce yokken bu rüya da nereden çıkmıştı böyle?
Bir umutlanıp, bir ümitsizliğe kapılma arasında gittiği kilo olaylarında, bu rüya ile kafası iyice karışmıştı.
Denemişti bir çok yolu, ne diyetisyenler, ne spor salonları neler neler, hiçbiri sonuç vermiyordu işte. Hatta diyetisyen ve diyet listeleri görünce ayakları geri geri kaçıyordu, istemiyordu, diretiyordu.
Tüm bu kafasındaki karmaşayı arkadaşına anlattı. “Bu neden oluyor, nasıl oluyor bilmiyorum ama gözümün önüne sürekli aşağı doğru inen sayılar geliyor?” dedi. O an ikisi de anlam veremedi tüm bu tuhaf olan olaylara.
Hayatı bu sırlı gibi görünen olaylarla devam ederken bir gün buna bir yenisi daha eklendi. Koca bedenine göre giysiler dikmeye gittiği terzilik kursu, asansörü olmayan bir binadaydı.
Her seferinde soluk soluğa dördüncü kata çıkıyor, nefesini toparlayana kadar da kalbi baya zorlanıyordu, kalbinden defalarca uyarı alıyordu o kız.
Yine böyle bir günde merdivenleri çıktı, koridora geçen kapının önünde durdu ve bir görüntü geldi gözünün önüne, durugörü mü denirdi buna, hayal mi bilinmez ama bir adım daha atıyor, kalbi tüm bu yüklere dayanamıyor ve olduğu yere yığılıp oracıkta ölüyordu. Bir an irkildi, o adımı atmaya korktu, öyle şaşırdı ki o yüz ifadesini gören var mı diye etrafa bakındı panikle, şaşkın yüz ifadesini toparlayarak…
İşte bu hayal mi ne olduğunu bilmediği görüntü bundan sonraki sürecin başlangıcı ve imzası oldu.
Sanki bir uyarı aldı ilahi tarafından, “kendini bu kadar salamazsın, bu şekilde hayatının son bulmasına izin vermeyeceğiz” dedi bir güç sanki, görünmeyen ama varlığını tüm ciddiyetiyle hissettiren bir güç.
Belki de bu zamana kadar çırpınışlarını salıvermesiydi tüm o kilidi açan. Evrenin “sen bakarken soyunamıyorum” deme şekliydi. Bir şeyin daha kolay oluvermesi için o enerjiyi serbest bırakmak gerekiyordu belki de ama o kız tüm bunları hayata blöf yapmak için yapmamıştı, kendini gerçekten bırakmıştı, zaten hayat blöfleri yemezdi, biliyordu.…
İşe mahallesinde sağlık ocağına gidip tahlil yaptırarak başladı ve durumun sandığından da kritik olduğunu gördü.
Eline uyarı niteliği taşıyan, bir sürü koyu renkli sağlık sorunlarının vurgusunun yapıldığı tahlil sonuçlarını tutuşturdular ve bu da yetmeyip aile hekiminin “Sınırdasın, 5 kilo daha alsan direkt şeker hastasısın!” acı gerçeği suratına tokat gibi çarptı ve devam etti “En az 10 kilo vermem lazım, o da en az, durumun kritik.”
Sağlam bir yüzleşme oldu bu hakikatle ve başladı bu zamana kadar hep kaçtığı diyetisyenlerin arayışına, tek başına yapamayacaktı biliyordu.
Diyet listelerine ve diyetisyenlere karşı ön yargılarını da kırmaya hazırdı, sosyal medyadan şehrindeki bütün hastanelerin diyetisyenlerini takibe aldı, kiminden mesaj yoluyla bilgi aldı, kimiyle yüz yüze görüştü. Sonra bir tanesi içinden ona göz kırpar gibi ışıldadı, paylaşımlarını inceledi, zayıflattığı insanları gördü, paylaşılan sonuçlara baktı “Tamam!” dedi “Ben kararımı verdim, bu diyetisyenle bu yola gireceğim!”
Bilmiyordu, korkuyordu, yapabilecek miydi emin değildi ama bildiği bir şey vardı; bu son şansıydı ve elinden ne geliyorsa deneyecekti.
Kendisinden önce inandığı diyetisyeniyle yüz yüze görüştüğünde de onun gözlerindeki hırsı gördü ve şu cümle döküldü ağzından “Öyle kararlı bakıyor ki, ben beni bıraksam bu kadın beni bırakmaz!”
Ve bu zamana kadar herkesin zayıflama hikayesinde okuduğu, insanlara itici güç olan tüm o acıları kendisi de yaşamasına rağmen bunların hiçbiri ona ilham olmamıştı. O da önce bilinçsizce sağlığını bozarak sonra da “Sağlığım için” mottosuyla bu yola başladı.
Bu nasıl güzel akıcı bir dil böyle kitap yazsan bir günde bitirebilirim hımm neden olmasın belki bir gün oda olur????
Öyle güzel yazıyorsun ki... Kitap olsa saatlerce okusam..????????