Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan, Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulunun uzun süredir boş olan 12 temsilciliğine atama yaptı. Böylece bir yıldan fazla süredir toplanamayan BİK Genel Kurulu’nun toplanmasının önündeki engel kalktı.
Atatürk ‘Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma, doğru yolu gösterme, uyarma bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.’diyor.
Basının önündeki doğrudan veya dolaylı her engel milletin sesinin kısılmasına yönelik olduğu için, gözler BİK’ resmi ilan fiyatlarına çevrildi. Bir yıldan fazla süredir resmi ilan fiyatlarına tek kuruş zam yapılmadı. Şimdi ivedilikle genel kurulun toplanıp gazeteleri rahatlatacak kararlar alması bekleniyor.
Yaşarken varlığı yeterince hissedilmeyen, milletin; sessizlerin müşterek sesi, kimsesizlerin kimsesi basın susarsa yeri doldurulamayacak müthiş bir boşluk yaratır.
Zararlılar, dikenler dikilmeden kendiliğinden ürerler, faydalıyı yetiştirmek gerekir, Basının yaşaması ve yaşatılması için, BİK ilanlarına yapılacak zamların yanında basını sübvanse edecek ve yeni kaynak yaratacak önlemlerin biran evvel alınması gerekiyor. Basını yaşat ki millet yaşasın. Süratle somut adımlar atılması gerekir, arzuyu düşünce saymak, bir gizli kaçış ya da maske takıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’na göre 2021 yılının Aralık ayında yüzde 36,08 olanyıllık enflasyon oranı, 2022 yılının Ocak ayında yüzde 48,69'a çıktı. Basının girdisinin tamamına yakını dövize endeksli olduğu için, basın sektöründe maliyetler birkaç kat arttı. Gazeteler maliyetlerinin yarısının altında satılıyor.
BASIN SUSARSA HERKES SUSAR!
BASIN susarsa herkes, her şey susar! Feryatlar duyulmaz, gözyaşları içe akıtılır, ateş düştüğü yeri yakar, etrafını bile ısıtmaz.
Basın susarsa, hastalık teşhis edilemediği için tedavi de edilemez, dertler bilinmez; derde derman da tercüman da olunmaz.
Şartları oluşturulmamış yapay sükunetten daha tehlikeli, daha kötü bir şey yoktur ki temeldeki düzensizliği, adaletsizliği, gerçekleri gizler. Sonuçlarına öfke ve nefret yağdırdığımız veya sevindiğimiz olayların sebebini, olumlu veya olumsuz sonuçları neye veya kimlere borçlu olduğumuzu mutlaka bilmemiz gerekir. Aksi durumda aynı şeyi yaparak farklı sonuç beklenir ve beklentiler hiçbir zaman gerçekleşmez.