BBB Y.Z. Yılmaz, ‘Kan tükürdüm, kızılcık şerbeti çitim, şehir zarar görür diye konuşmadım’ diyerek açıklamalar yapmış, ifade verip vermediğiyle ilgili bir şey söylememişti. Başkan ilk defa mı ifade verecekti? Hayır, daha önce de ‘A takımı’ ile ilgili ifade vermişti. Bugün ‘A tıkımı’ yerine ‘B Takımı’yla ilgili veya yine ‘A Takımı’yla ilgili ifade verebilirdi. Kendisi ne verdiğini ne de vermediğini söyledi.
Basın işgörenleri başkanların hangi konularda izin alınarak, hangi konularda doğrudan ifade vereceğini bilirler. Hepsi bilmese de bazıları bilir.
Başkanların yetkilerini devrettiği, ancak sorumluluğun kendilerinde olduğu ve sorumluluğun doğrudan kendilerinde olduğu konularda ifadesine başvurma veya sorgulamaların farklı olduğu da bu bilinir.
Başkan neden ‘ifade vermedim’ demedi?
Alıntı
Adam karısını öldürmekle suçlanıyordu. Tüm deliller aleyhine…İdam cezası yemesi kesin.. Yalnız bir şey; ceset eksik. Kadın, kocasıyla çıktığı seyahatten dönmemiş, bir daha gören de olmamış.
Yargıç, sanık avukatından son savunmayı izliyor.
Avukat ‘Şu ana kadar ortaya konan bütün belgeler ve dinlenen bütün sanıklar, müvekkilimin suçlu olduğunu gösteriyor. Ama delilleri sunan Sayın Savcı da, konuşan tüm şahitler de yanılıyorlar. Ortada katil falan yok. Çünkü ortada suç yok. Herkesin öldüğünü iddia ettiği kadın, şimdi, mahkeme salonunun sağındaki kapıdan içeri girecek. ‘Bakın’ diyor.. Bütün başlar avukatın eliyle işaret ettiği kapıya dönüyor. Ancak gelen giden yok. Kapı kapalı. Saniyeler geçiyor. Hareket yok. Avukat yargıca dönüyor..
‘Sayın Yargıç… Ceza hukukunda şüphe sanık lehinedir. Ben işaret ettiğim zaman, başta sayın savcı herkes kapıya döndü. Demek hepsi kadının hayatta olabileceğini düşünüyordu. O zaman mahkumiyet kararı veremezsiniz. Beraat talep ediyorum.’ Jüri üyelerinin de kafası karışmıştı, ve mahkemeye bir süre ara verildikten sonra tekrar salona gelindi..
Ve yargıç kararını açıkladı.. ‘İdam!..’
‘Yargıç neye dayanarak vermiş olabilir di bu kararı?’
Avukat: Sayın yargıç nasıl olur o kapıya bakanlar arasında sizde vardınız diye sorunca Yargıç: Evet siz ‘şimdi içeri girecek’ deyip işaret ettiğinde, herkes başını o kapıya çevirmişti, ben ve savcı dahil…
Fakat, ‘Bir tek kişi o kapıya bakmadı Sayın Avukat’ dedi... ‘Sanık kafasını çevirmedi. Çünkü o, kapının açılmayacağından ve içeri kimsenin girmeyeceğinden emindi...’
Başkanın Yılmaz’ın söylemediğini kim söyledi? Basın savcısının amacını aşan açıklamasını daha da zorlayarak yorumlayan Başkan Göksel, çıkan haberleri yalanlayarak bu konudaki sessizliği bozdu. Böyle bir şey olmadığını söyleyerek, adeta kendini feda etti. Başsavcı da her ikisini yalanlayarak soruşturmanın yapıldığını açıkladı.
Alıntı
Bir gün aç bir tilki ormanda dolaşırken bir de ne görsün: ağacın dalına bağlanmış bir koyun budu. Tilki açtır ama bir düşünür, ‘Niye assınlar budu buraya?’ diye. Ağacın etrafını dolanmaya başlar bakar ki ipin ucu bombaya bağlı. Tilki ağacın karşısına geçer ve uzanır, aradan biraz zaman geçer, kurt gelir bakar ki dalda koyun budu karşısında da tilki uzanmış yatıyor. Kurt sorar:
Tilki kardeş, karşında asılı but duruyor sen burada uzanmış yatıyorsun. Eti görmedin mi? Aç değil misin?
Tilki: Ya sorma ben oruçluyum, demiş.
Kurt: Sen oruçluysa, eti ben yiyeyim der. Ete atlaması ile bombanın patlaması bir olur. Kurt bir tarafa et bir tarafa fırlar, kurt kan içinde kalır. Bunu gören tilki hemen kalkar ve eti yemeye başlar. Kurt kafasını kaldırır ve tilkinin eti yediğini görür.
Kurt:‘Sen oruçlu değil miydin?’ der tilkiye.
Tilki:‘Biraz önce top patladı duymadın mı?’ der.