Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan geçen hafta programında olmadığı halde MHP Gen Bşk Bahçeli’yi ‘okul yıllarına ait kütük defterini’ Bahçeli’ye hediye etmek için mi ziyaret etti? Bir saat süren görüşmede memleket meselelerinin görüşüldüğü açıklansa da göz olanı, akıl olacağı görür; bence erken seçim çağrısını kimin ne zaman yapacağı görüşülmüştür. Erken seçim olmasa Erdoğan dünkü grup konuşmasını mı yapardı? Muhalefetin tamamını hedefe koyar bu kadar ağır suçlar mıydı? 20 yılda yapılanları tekrar tekrar anlatıp, ev ev dolaşın, anlatın der miydi?
Erdoğan’ın seçim öncesi ve sonrası üslubunu hatırlayanlar, 2023’te yapılacak bir seçim için değil; hemen yapılacak bir seçim için bu içeriği ve üslubu kullandığını bilir. Sadece Erdoğan’ın kapı kapı dolaşın yapılanları herkese anlatın demesi değil; tüm partiler adına yapılan açıklamalar ve saha çalışmaları seçimin kapıda olduğunu gösteriyor. Kılıçdaroğlu’nun cemaat yurdunda intihar eden öğrenci için yorum yapmaktan kaçınması da erken seçim göstergesidir.
KILIÇDAROĞLU BAYKAL’IN HATASINI..
Kılıçdaroğlu, kaldığı cemaat evinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle hayatına son veren Fırat Üniversitesi Tıp Fak Öğr Enes Kara’yla ilgili etik sebeplerden dolayı paylaşım yapmayacağını duyurdu. Etik sebepler; yaklaşan seçimlerde oy potansiyeli olan cemaat ve tarikatları rahatsız etmemek için mi sessiz kalıyor’ yorumları üzerine Kılıçdaroğlu; sosyal medyadan ‘Hepimiz sorumlu davranmak zorundayız.. Zamanı gelince gereken yapılacaktır.. Oluşan öfkeyi politik puana döndürme yerine bilimin uyarılarını dikkate almayı daha doğru buluyorum’ açıklaması yaptı.
Devlet yeterince yurt yapmadığı için Fethullah Gülen’in yurtlarına yönlendirilen öğrenciler gibi bugün de devlet, ihtiyaç kadar yurt yapma yerine kaynaklarını belirli cemaat ve vakıflara aktarıyor, öğrenciler onların yurtlarında intihara sürüklenecek şartlarda hayat sürüyor ve bu duruma karşı çıkmayı Baykal gibi Kılıçdaroğlu da bilimsel bulmuyor. Aynı şey yapılarak farklı sonuç bekleniyor.
BAYKAL’IN KARŞI ÇIKMAMADIĞI ‘GELİR VERGİSİ VE GIDA BANKACILIĞI’ YASASI
Gelir Vergisi ve Gıda Bankacılığı’ yasa tasarısı 2004’te TBMM’de görüşülürken zamanın CHP Gen Bşk Baykal, konunun hukukçular tarafından görüşüldüğünü ‘Fakir, fukaraya yapılacak yardımların engellenmesi olarak’ değerlendirilebileceği endişesiyle karşı çıkmayacaklarını söyledi. Baykal cemaatlerin tepkisini göze alamadı.Bu hata Baykal’a da millete de çok pahalıya mal oldu.
Yasa ‘Sosyal yardım vakıf ve derneklerine yapılacak yardımların da bu vakıf ve derneklerin de vergiden muaf olduğu’ şekilde TBMM’de kabul edildi. Bu vakıf ve dernekler önce ‘hizmet’ sonra FETÖ/PDY olan Fethullah Gülen ve diğer cemaatlere aitti.
Gelir veya kurumlar vergisi ödemesi gereken kişi devlete ödemesi gereken vergiyi bu vakıf ve derneklere yapabiliyor. Bu vakıf ve dernekler de vergiden muaf olduğu için onlar da aldıkları için fatura değil aldıkları para karşılığında makbuz veriyorlar. Ne kadar para aldıkları da ne kadar, nereye harcadıkları da ne denetlenebiliyor ne de sorulabiliyor.
500 bin lira vergi borcu olan, 5 bin lira vererek 500 bin liralık makbuz alabiliyor ve vergiden kurtuluyor. Böylece kazananlar değil; kazanmayan tüketiciler yüzlerce ad altında dolaylı olarak vergileri ödüyor. Toplanan vergilerle yine bu vakıf ve dernekler destekleniyor.
Vatandaş Sosyal Hukuk Devleti’nden alması gereken yardımları, devletten değil de bu vakıf ve derneklerden alınca, devletin yerine bu vakıf ve dernekleri koyuyor. Dolayısıyla devlet sosyal Hukuk Devleti olmaktan çıkıyor, siyasal parti devletine dönüşüyor. Vatandaş devlete değil; parti veya cemaatlere bağlanıyor. Devlet vatandaşı cemaate teşvik ediyor. Devlete mensubiyetin yerini cemaat/siyasete mensubiyet alıyor. Bu olanlara seyirci kalanlar seçim zamanı vatandaşı suçluyor. Böyle başa böyle tıraş,böyle efendiye böyle hizmet.