MHP Gen Bşk Bahçeli, muhalefet partisi olduklarını, görevlerinin denge ve denetleme olduğunu ‘Cemaatler ve tarikatlar devleti ele geçirmeye çalışmadıkça var olmaya devam edeceklerdir.’ diyor. Devleti ele geçirip geçirmeye çalışmadıklarına kim, nasıl karar verecek?
Başta Arap olmak üzere sığınmacılar ve cemaatler Türkiye için kısa, orta ve uzun vadede kontrolleri dışarıda olan, dışarıdan kumanda edilen en büyük tehlikedir.
Kurtuluş Savaşı sırasında açık, seçik bir şekilde işgal güçleri ve Yunanistan’la işbirliği yapan cemaatler bugün devlet nüfuz ve desteğiyle güçleniyor. Böyle cemaatlerin devleti ele geçirip geçirmeyeceği cemaatlerin insafına bırakılacak bir durum değildir. İşgal kuvvetiyle işbirliği yapan kimle yapmaz?
Devlet cemaatlere değil, cemaatler devlete maddi kaynak sağlar. Devlet milletten alıp cemaatlere verirse, kendi ekmek ve emeğimizle kendimize düşman yetiştirirsek, kendi felaketimizi kendimiz hazırlarsak. Kurtuluşu kimden bekleyeceğiz?
Daha sonra FETÖ/PDY adını alan Fethullah Gülen hareketi (cemaat) devleti ne zaman ele geçirmeye çalıştı? 17-25 Aralık’ta mı, 15 Temmuz’da mı? Ne zaman? Dünyada bir tane Milat var; o da ‘0’, Milattan sonra (MS) 2022’dekiyiz. Türkiye’de ise öncesinde farklı sonrasında farklı davranılan her olay, oluşum, parti, örgüt için ayrı milat var. Suriye, PKK, PYD için ayrı, FETÖ/PDY için ayrı, AB ve ABD için ayrı milat var. Yunanistan, Ermenistan için var da var.
Çözüm sürecinde PKK’nın terör örgütü olmadığına dair hem siyasi hem de yargı kararları var. İdris Naim Şahin’in İçişleri Bakanlığı sırasında terör örgütü üyeliği iddiasıyla gözaltına alınan ve tutuklanan PKK/KCK üyeleri mahkeme kararıyla artık PKK’nın terör örgütü olmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı, Bakan Şahin Ordu’da bir toplantıda konuşma yaptığı sırada görevden alındı.
PYD Başkanı Salih Muslim, kırmızı pasaport verilerek, kırmızı halı döşenerek TC Devleti’nin Başbakanı’yla görüştü. Aynı devlet kısa bir süre sonra Kırmızı Bülten’le arama kararı çıkarıldı, kara hiçbir ülke itibar etmedi.
Daha sonra terörist olduğuna karar verilen Fethullah Gülen Cemaati mensupları anayasa değiştirilerek devletin kilit yerlerine yerleştirildi, her ne istedilerse verildi, başta ordu ve yargı olmak üzere devletin en mahrem kurumlarında operasyon yapıldı, kozmik odaya girildi. Ama cemaatin devleti ele geçirmeye çalıştığına yöneticiler bir türlü ikna olmadı.
FETÖ yerine ETÖ veya başka bir cemaat veya vakfın devleti ele geçirmeye çalıştığının anlaşılması için yeni bir darbe girişimi mi olması gerekiyor? Göz olanı, akıl olacağı görür. Aynı şey yapılırsa aynı sonuç elde edilir. Aynı şeyi yaparak farklı sonuç beklemek ahmaklığın tanımlarındandır. (Albert Einstein)
Hırsız bekçi olduğu sürece; devlet cemaatleri denetlemesi gerekirken, cemaatler devleti denetlerse, hem devletin hem de milletin ‘bekası’ tehlikeye düşer. Malını korumayan hırsızın başını da kendi başını da belaya sokar. Her şeyden önce devlet, demokrasi, anayasa, hukuk kendini koruması gerekir. Kurum ve kurullarıyla düşmana hizmete eden bir devletin ‘Bekası’ndan söz etmek mümkün değildir.
Resimler, tablolar fırça darbeleri ve dokunuşlarla bozulacağı gibi; sanat eseri de olabilir; Bahçeli, söylediği gibi hükümeti denetleyebilseydi, bugün muhalefet erken seçim çağrısı yapamaz, Cumhur İttifakı da seçimin zamanını da oy oranını da kara kara düşünmek zorunda kalamazdı.