Atatürk’ü sevmek yasal bir zorunluluk değil; vicdani bir sorumluluktur. Bu vicdan kendiliğinden oluşmaz. Tarladaki ayrık otlarından tembel çiftçinin sorumlu olduğu gibi; sahip olduğumuz her şeyi borçlu olduğumuz Atatürk’e hakaret edenlerin yetişmesinden Milli Eğitim Bakanları ve Diyanet İşleri Başkanları sorumludur.
Türkiye’de hiçbir aile yoktur ki evinden okula veya camiye giden birisi olmasın. Perşembe akşamı alınan bir karar ya camiye ya da okula gidenlerle 84 milyonun tamamına ulaşabilecekken değerlerimize düşman, emperyalizmin uşakları nasıl yetişiyor?
Atatürk’e düşman, maşa ve kuklaların yetişmesinden, Atatürk’ün yaptıklarını kitaplardan çıkarıp, yapmadıklarını yapmış gibi ahlaksızca anlatanlar sorumludur. Atatürk anlatılsa o kendini de eserlerini de vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü de korur, herkes de onu korur.
Bu provokatörler birilerinin maşası, kuklasıdır. Türk milleti ve devletini bölüp, parçalamak isteyenler dışında kimsenin işine yaramayacak alçakça saldırının arkasındakileri görmek için, kuklaya değil; kuklayı oynatana, parmağa değil; gösterdiği yere bakılmalıdır.
Türkiye bir ozmoz süreç yaşıyor; insan veya hayvanın bağırsaklarında yaşayan zararlı mikro organizmalar; bazı bakteri ve mikropların bir kısmı bağışıklık sistemi zayıflayıp, vücut direnci düşünce ortaya çıkıp canlıyı hasta eder veya ölümüne sebebiyet verirken, büyük kısmı canlı ölünce bağırsak zarından çıkar eti çürütür. Bunun için kesilen hayvanın önce bağırsakları hayvandan alınır etin çürümesi engellenir.
Toplumda daha önce harekete geçemeyen zararlılar da uygun ortam bulunca eyleme geçer. O karalık ortam yaratılmamalı, karanlıkta yarasalar görür, ortam aydınlatılırsa göremez. Bodrumda kaybolan aydınlık diye evde veya sokakta aranırsa bulunamaz, kaybolan kaybolduğu yerde aranırsa bulunur. Sebepler değişmeden sonuçlar değişmez, istemediğimiz sonuçları yaşamamak için onları doğuran sebepleri ortadan kaldırmak zorundayız.
‘ONUR ANITI’ SAMSUN VE TÜRKİYE’NİN ONURUDUR!
Samsun’daki Onur Anıtı Kurtuluş Savaşı ve Milli Mücadelenin; Türk milletinin ‘Uyanış ve Şahlanışı’nın simgesi olup Samsun ve Türkiye’nin onurudur. Onur Anıtı’na yapılan saldırı başta Samsunlular olmak üzere Türk milletinin onuruna hatta varlığına; istiklaline yapılmıştır.
Göthe’nin ‘Malını kaybeden bir şeyini; onurunu kaybeden pek çok şeyini; cesaretini kaybeden her şeyini kaybeder’ sözünde olduğu gibi onur ve cesaretini kaybeden her şeyini kaybeder sonra başkalarına biat, kula kulluk eder.
Hem Samsunlular hem tüm Türk milleti, onur ve istiklalinin simgesi ‘Onur Anıtı’na sahip çıktı ve çıkacak, ona uzanan eli kıracak, ama provokasyona gelmeyecek, kaos yaratmayacak, soğukkanlı, aklı selim, sağ duyulu hareket edecek.. Mehmet Akif Ersoy’un ‘Gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen, iki kazma - kürek iki de ırgat gerek. Hadi gel yapalım geri şunu desen, bir Sinan gerek birde Süleyman.’ dediği gibi;
Onur Anıtı’nı yıkmak için 2 meczup, bir cip bir de sağlam halat gerek. Hadi gel yapalım geri şunu desen, bir Avusturyalı heykeltıraş H. Kriphel'e bir de Atatürk gerek. Türkiye dışında 26 ülkede Atatürk heykeli yüzlerce şehirde caddesi, parkı var. Sadece Türkiye’de, saldırıya uğruyor, bir de Yunanistan’da aleyhine faaliyet yürütülüyor.
Faillerin daha önceden suç işlemiş olmaları veya saldırı anında alkollü olmaları yaptıkları eylemin anlam ve önemini, verdikleri acı ve üzüntünün derinliğini azaltmaz!