Bir milletin huzur, refah ve bekası eğitim ve adil yargıyla sağlanır. Eğitim ve yargı trenin rayları gibidir. Elinizde hangi imkanlar olursa olsun, vagonlarınız ne kadar konforlu, makinistleriniz ne kadar uzman olursa olsun; iki nokta arasında ray yoksa trenle ulaşım olmaz. Eğitim ve yargı sorunluysa her şey sorunludur. Eğitim ve yargı düzeltilirse her şey düzelir. Yaygınlaşan şiddet sadece insanı değil; aynı zamanda insanlığı hedef alan bir boyuta ulaştı.. Kime, kim tarafından yapılırsa yapılsın şiddet uygulayanlar kınanmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Gazeteciler yapılan ve söyleneni yazıyor. Yazılanı beğenmeyen yaptığını ve söylediğini beğenmiyor demektir ki sorumlusu kendileri oldukları olumsuzluklardan yazanları, haber yapanları sorumlu tutuyorlar. Yapılmayan veya söylenmeyen yazılmışsa zaten bunun yasal yaptırımı var. Yargıya başvurulur, yargı gerekeni yapar. Daha iyisini yapmak varken rakip siyasetçi ve sendikacılara şiddet uygulamak şiddet uygulayıcılara hiçbir şey kazandırmaz. Kedi törpüyü yalayarak törpüyü değil; kendi dilini kanatır.
Türk Eğitim Sen Samsun Şubesi Başkanıyken zor kullanılarak yeniden aday olması engellenen Levent Kuruoğlu’nun genel başkanlığında kurulan Hürriyetçi Eğitim Sen Gen Sek Samsunlu Ali İhsan Hasanpaşaoğlu, İstanbul'da görev yaptığı okul çıkışı kar maskeli 5 kişinin sopalı saldırısına uğradı, başına aldığı darbeler sonucu yaralandı. Saldırıyı ve saldırganları kınıyorum. Eski Şube Başkanı Kuruoğlu, şiddet kullanılarak adaylığı engellendiği için, aynı yöntem yeni sendikanın kurucularına uygulanıyor, örgütlenmeleri engellenmek isteniyor. Şiddete prim verilmemeli, şiddet yanlıları caydırıcı cezalarla yaptıklarına pişman edilmelidir.
Bugün sahip olduğumuz ve yarın olacağımız her şeyi borçlu olduğumuz, görevi cehaletle savaş olan öğretmen baskı ve şiddetle yolundan döndürülebilir mi? Türkiye’de herkes bir şekilde saldırıya uğruyor. Saldırganlar yakalandıklarında saldırı gerekçelerini karşılarındaki kişilerin güçsüz ve korumasız olmasına bağlıyorlar. Tanımadıkları kişiler tarafından yumruklanarak burnu kırılan hanım da Samuray kılıcıyla katledilen de güçsüz ve kendini koruyamayacak durumda olduğu için hedef seçilmişlerdi. Adli vakalarda şiddet cezalandırılmayınca gazeteci, siyasetçi ve sendikacılar da şiddetin hedefi oluyor.
Vatandaşın olan bitenden haberdar edilmesini sağlayan gazeteciler, farklı düşünen siyasetçiler, ekonomik ve demokratik hakları için örgütlenen sendikacılar yaptıkları işlerden dolayı saldırıya uğruyorlar. Sokaklarında özgürce dolaşılamayan, konuşulamayan, çalışılamayan utanç verici bir görüntü veriyor Türkiye.