Yandaş medya Yeni Şafak’tan Hasan Öztürk, AkParti iktidarı döneminde zenginleşen ve makam mevki sahibi olan AKP’lileri hedef aldığı yazısında, son süreçte sessiz kaldıklarını ve Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan’a sahip çıkmadıklarını ileri sürerek şöyle yakındı: "Makam koltuklarına oturdunuz, arabalarına bindiniz.. Emrinize binlerce bürokrat…Binlerce memur…Binlerce işçi verildi. Kamunun imkanları sunuldu. Ömrünüzde görmediğiniz itibarı gördünüz.. Bütün bunları bir adamın arkasına sığınarak yaptınız. Ona laf söyleyene bir çift söz söyleyemediniz! Söyleyemezsiniz!
DÜNYALIKTA SINIR TANIMADINIZ; EUROLARI DOLARLARI CEBİNİZE DOLDURDUNUZ!
Lüks arabalara bindiniz.. Her köşeye bir gökdelen diktiniz. Zenginleşip palazlandınız…Banka hesaplarına dolarları, Euroları, doldurdunuz.. Dünyalıkta sınır tanımadınız… Emniyet şeritlerini kendinize tahsis edilmiş sandınız! Süfli (aşağılık) duygulara kapıldınız. Bütün bunları bir Adam’ın arkasına sığınıp yaptınız. Onun uzun yürüyüşünü durdurmak isteyenlere bir çift söz söyleyemediniz!”
Öztürk tüm bunların olmasından değil de bunlara sahip olanların Erdoğan’ı savunmamasından yakınıyor. AkParti ilk seçim kampanyasında ‘Biz bu memleketin ezilen Kızılderilileriyiz’ demişti. Öztürk’ün de ifade ettiği gibi süreçte devletin nüfuzunu kullanarak, malını yiyerek semiren kırmızı derililer, Erdoğan’ı savunsalar, devletin malı da emilen tüysüz yetimin kanı da analarının ak sütü gibi helal olacak!
FABRİKALAR 'BALAR GİBİ' HURDA DEMİR FİYATINA
Öztürk şimdi söylüyor, iş işten, atı alan da Üsküdar’dan geçti. Devletin üretim tesisleri arsa fiyatının yarısına, fabrikaları hurda demir fiyatına yukardaki kişilere ‘babalar gibi’ satanlar bu milletle nasıl helalleşecek? Ekonomik nedenlerle yıkılan ailelerin, hayatlarına son verenlerin, katledilen kadınların, kalacak yer bulamadığı için yukardaki gibi haksız zenginleşenlerin garsoniyerinde kalan kız öğrencilerin vebali nasıl ödenecek?
Ben o zaman yazdım satmak yumurta pişirmek kadar kolaydır, ancak yerine koymak pişmiş yumurtadan civciv çıkarmak kadar zordur. Erdoğan üretimde milli kurtuluş savaşı başlattı. İyi de neyi, ne ile üreteceğiz? Vatandaş kitap okumadığı, gazeteyi bedava okuduğu için tuvalet kağıdına fahiş zam gelince; Mersin, Dalaman, Giresun, Kocaeli’ndeki kağıt fabrikalarının arsa fiyatının da çok altında satıldığını ancak fark etti.Yanlış olan, devlet malı yiyenlerin Erdoğan’ı savunmaması değil; devletin malının yenmesidir.
DEVLET MALI YİYENİN CENAZE NAMAZI KILINMAZ
Peygamber Efendimiz (sav) ‘in de katıldığı savaşta yararlılık gösteren ve ağır yaralanan birini ziyaret etmesi istenir Resulullah (sav)’tan. Resulullahın ziyaretinin iyileşmesine veya ağrılarının azalmasına vesile olacağı düşünülür.
Resulullah(sav) çitle çevrili alanın köşesinde yatan hastayı görünce alana girmez, yanındakiler kişinin adını tekrarlayarak Resulullah’tan girmelerini isteyince, Resulullah öfkelenir ve ‘Görmüyor musunuz, üzerinde ganimet mal var, devlet malı yiyenin cenaze namazı bile kılınmaz’ der. Savaş ganimetinin hazineye teslim edilmesi ve ihtiyaç sıralamasına göre dağıtılması gerekirken, katıldığı savaştan elde ettiği ganimeti alan kişinin durumu buyken Öksüz’ün yazdıklarının durumunu siz anlayın.Diyanet İşleri başkanı Ali Erbaş akıl tutulması v.b. nedenlerle hayatına son verenlerin cenaze namazıyla ilgili fetva verir, ama devlet malı yiyenlerle ilgili hadis ve ayetleri bir türlü hatırlamaz.