Bir zam furyasıdır gidiyor.
İğneden ipliğe derler ya, aynen öyle zamlanıyor her şey.
Sanki zam yaşamın bir parçası oldu.
Alıştık.
Herkeste 'yılbaşından sonraki fiyat' diye bir söz var.
Aman yılbaşına kadar al.
Ne yap ne et, yılbaşından önce öde.
İnşaat ruhsatı, alt yapı parası, yani harçları;
Yılbaşından önce yatır.
Yılbaşından sonra bu fiyatı bulamazsın var mesela.
Abi yılbaşına kadar geçerli fiyatlarımız da var.
Ya da 'Yılbaşına kadar bu fiyattan veriyoruz, sonrasını bilemeyiz'.
Yılbaşında zam beklentileri çok yüksek.
ÖTV, MTV, araç alım satım, noter masraflarına yapılacak zamları ezbere biliyor vatandaş.
Zam konusunda uzmanlaştık millet olarak.
Marketlerde ürünü alıp kasaya gidene kadar zam yapıldığını bile bizzat yaşadım.
Mesele asgari ücrete zam yapmak değil aslında.
Hatta harçlar ya da başka tüketim maddelerine, ruhsatlara zam yapmak da sorunu çözmez.
Mesele zam furyasını durdurmak.
Geçtiğimiz yıl bugünlerdeki asgari ücret 2850 lirayken alım gücüne dönebilmek.
Dün asgari ücret açıklandığında sanayideydim.
Asgari ücretle çalışan usta şöyle söyledi;
Benim yazdıklarımı tek cümleden 'içtenlikle anlattı'.
Keşke asgari ücretin 2850 lira olduğu geçen yıla dönsek. Zam istemiyorum. Ev kiram 450 liraydı şimdi 2 bin lira istiyor ev sahibi. Yumurtanın 30'lu kolisi 26 liraydı, şimdi 72 lira.
Ne kadar haklı değil mi?
Marketlerdeki, piyasadaki zamları durdurmadan 'asgari ücret 8 bin 506' lira olsa ne olur'?..
3 ayda erir gider.
Aynı şekilde sigorta giderleri de artıyor.
Elektrik, doğal gaz, akaryakıt zamları derken, katlandıkça katlanıyor her şey.
Devlet desteği olarak işverene 250 lira verilmesi 'neyi halleder ki'..
Devede kulak misali.
Bizim sektörden bahsetmek gerekirse, tam bir yangın yeri.
Bu ayın 6’sında günlük baskıya 700 lira zam geldi. Ayda 21 bin lira yapar.
Çok bu diye matbaacıyı aradım; Abi 24 günlük, yılbaşında yüzde 60 gibi zam var dedi.
Kaldı ki o asgari ücreti 7 bin 500 dolayında tahmin ediyordu.
TÜRK-İŞ Başkanı diyor ki; Asgari ücret beklentimizin altında'..
Katılıyorum. Bu para ile bir ailenin geçinmesi imkânsız.
Ama aslında aynı mücadeleyi yapılan zamların durdurulması için vermeliler.
Çünkü böyle giderse ne bu zam işe yarar ne de zam furyası durmak bilir.
Hiç olmasını istemem ancak, küçük esnaf, işveren de bu maliyetler karşısında 'çok zorlanır'.
Zam yapsa 'temel tüketim maddesi değilse kimsenin umurunda olmaz', malı elinde kalır.
Tam bir çıkmaz sarmal.
Dün büroya geldiğimde asgari ücreti duyan bir çalışan arkadaşımın sözleri de ilginç;
'Sevinim mi üzüleyim mi bilemedim. Bizim ev kiraları da artar, apartman aidatı yükselir, marketlere de girilmez artık' dedi.
İşte durum aynen böyle.
Asgari ücrete gelen zammın tetiklediği karşı zamlar 'iğneden ipliğe, markete, sanayiye etkisiyle kar topu gibi büyür.
Hele ki muhalefetin 10 bin liradan aşağı asgari ücret olmamalıydı gibi sözleri çok daha vahim.
Çünkü o beklenti, fırsatçıların anında etiketleri değiştirmesine neden oluyor.
"Nasıl öder işveren diye' düşünmeden bu sözleri söyleyerek 'oy devşirebileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar'.
Çünkü çalışanlar bile 'asgari ücret artmasın ama zamlar da dursun diye düşünüyor.
Önemli olan bu enflasyonun durdurulması, zamların önlenmesi ve bu noktadan bakışla 'mücadele verilmesi'.
Aksi halde ne bu açıklanan asgari ücret yeter, ne de hayat şartları alım gücü düzelir.
Bu yazdıklarım şahsi fikrimdir elbette.
Ancak 'bir çok işçi ve işverenin de farklı düşündüğünü sanmıyorum'.
Bugün gittiğim sanayide otomobil tamir atölyesinde işverenin dediği gibi;
'Ne işçiyi ne de işvereni bu ücretler memnun etmez. Çünkü yumurtanın kolisi olmuş 72 lira, şimdi çıkar 90 liraya'.
Allah her kesime güç kuvvet versin.
En çokta çalışana ve 'kirasını ödemekte zorlanan küçük esnafa, emekliye'..
ASGARİ ÜCRET TAMAM ZAMLAR YOLDA