Dün AK Parti'nin Atakum İlçe Teşkilatı'nın misafiriydik.. Başkan Hüseyin Dereli ve ekibiyle.. Birlikte kahvaltı yaptık. Rutin kahvaltılarımızdan biri olarak başladı ama bir yıl sonrası için 'çok önemli' sonuçlar çıkardık..
Öncelikle şunu söylemek isterim.. Bir ara kendimi bir orkestra şefi ve ekibiyle sohbet ediyormuş gibi sandım..
Çünkü Başkan Dereli kendisini ve ekip çalışmasını öyle ifade ediyor..
Çatlak ses yok. Biri konuşurken diğeri dinliyor. Herkes kendi konusunda uzman.. Avukat Hüseyin Dereli, vizyon açısından bir şeyler söylenecekse, sözü kendisi alıyor..
Söz deyince; öncelikle şunu belirtmek gerekir..
Cümleleri kırmadan dökmeden seçiyor... Bildiğimiz siyasetçi görünümünden uzak.. Kibar ama bir o kadar iddialı.. Söylemlerinde de net..
Seçim diyorum..
Seçim işleri başkanına bakıyor.. Söyle diyor..
Halkla ilişkiler nasıl diye soruyorum.. Halkla İlişkilerden sorumlu bayana dönüyor, anlatın diyor.. (Bu arada Ocak ayı 38 toplantı)
Arge; Arkadaşımız anlatsın diyor..
Yani ne sorarsan bir muhatabı var..
Hatta 'eve vakit ayırıyor musunuz diye sorduk; Hemen yanında yer alan Bayan Dereli'ymiş meğer.. "O işleri ben hallediyorum" dedi.
Yani Atakum'u önümüzdeki yerel seçimlerde 'müthiş bir seçim atmosferi bekliyor'...
Çünkü AK Parti Atakum Teşkilatı, olaya şöyle bakıyor, "Seçimi, seçim günü kazanmayacağız. Öncesinde iş bitecek'..
Her sorunun yanıtını ekipten biri verince, haliyle Başkan Hüseyin Dereli'ye zor sorular kaldı..
Soruları biz net sorduk. O da kaçamak yanıt vermedi..
Mesela Atakum'a belediye başkan adayı mısınız dedim.. Yanıtı, "Herkes soruyor, ama şimdilik bir şey yok" dedi.
AK Parti İl Başkan adayları çıkacak gibi görülüyor diye sorduk; yanıtını sevdim..
Herkesin önünde ceketini ilikleyeceği kadar saygın olmalı, dedi.. Hoş bir açıklamaydı; kim itiraz edebilir ki..
Çok soru sorduk, çok yanıt aldık..
İyi bir takım oyunu ile karşı karşıya olduğumuz için "ne bir cümle fazla, ne bir cümle eksik yanıt aldık"..
Derslerine çalışmışlardı belki ama ben daha çok 'açık yüreklilik' gördüm..
Bizleri 'bu kadar açık yüreklilikle karşıladıkları için' öncelikle teşekkür etmek istiyorum..
Gazeteci - siyasetçi sohbetinden daha çok kahvaltıydı, aslında.. Olması gerektiği gibi oldu. Yazılmamak kaydıyla çok şey konuştuk..
Bizleri uğurlarlarken, hemen hepsinin gözünde bizlere 'kuşku duymadan bakmalarını görmek ise belki de en güzeliydi'..
Çünkü biz de açık yüreklilikle sorduk, sohbetimizi o niyetle yaptık.. Çoğuyla ilk kez karşılaşmıştık. Bizi tanımıyorlardı.. Ama şöyle bir baktım 'Hatalı bir şey söyledik mi acaba' diye endişe yoktu hiçbirinde..
Mado'nun kahvaltı menüsü aslında çok güzeldi ama "bence günün en güzeli, o son sahneydi"..
Sevgiyle uğurlanmak..