'Sayın meslektaşım' diye bir sözün en az kullanıldığı tek 'Cemiyet' sanırım, içinde faaliyet gösterdiğimiz meslek dalı..
Mesleğe girip, çıkan sirkülasyonu bir hayli fazla olduğundan 'bir çoğunun adını bile öğrenmeden' bu meslekten ayrıldığı tek meslek dalı da 'sanırım gazeteciliktir'..
O nedenle 'geleceğinde ışık görmediklerimin' adını bile sormam. Gelip geçici, olduğunu bilirim.. Bu işi meslek olarak yapacaklarına inandıklarımla ise 'sohbet ederim, zamanımı paylaşırım'..
Bu nedenle sohbet ettiklerimizi 'seçeriz' genellikle.. Çünkü sohbette 'mesleğimizle ilgili' doluluk olsun isteriz. Mesleğe katkı vermek adına sözünü blile paylaşabiliceğin kişiler önemlidir..
O işin çilesini 'bazen birlikte çekmiş olmak' ise meslekteki 'köklerimizdir' adeta.. İşe yeni başlamış olması önemli değil. O eline makinesini aldığında 'geleceğini görmek' mümkündür aslında..
Mesela Mustafa Döver İHA'dan ayrılmış, milletvekili Mustafa Demir'in danışmanı olmuştur ama 'karşılaştığımızda, abi o işi hatırlıyor musun' diye söze başlayınca, "Bir çok haber anı gelir gözümün önüne"..
Bu işe yaşamını adamış onlarca da isim sayabilirim..
Bugün gazeteciliğiyle tanıdığınız bir çok isim de öyledir. Genci, tecrübelisi önemli değildir. Ne yaptığı önemlidir. Mesleğin gömleğini nasıl taşıdığı..
Ama bazen 'Hani şu gazetede çalışmıştım' diyene de rastlamıyor değilim. Ama 'mesleğe katkı anlamında' bir gözlemim olmayınca 'çıkaramıyorum' bir türlü..
Hafızam iyidir aslında ama bizim mesleğin kriterleri farklıdır..
Sadece farkındalık oluşturanlar akılda kalır. Ama önemli olan 'aradan yıllar da geçse, kardeşim, arkadaşım ya da abi diyebilmektir'..
Bunu zaten bizler yapıyoruz. 'Kamuoyunda gazeteci olarak bilinen ve çizgisini değiştirmeyen isimlerle' bizler koca bir cemiyetiz.. Hemen her gün de 'birlikteyiz'..
O nedenle bizim meslekte 'aynı çatı altında olmanın zor geldiği noktalar vardır ve bu yerlerden biri de Samsun'daki Gazeteciler Cemiyeti'dir...
İşin aslı 'Samsun'da gazeteciler cemiyeti sadece tabela olarak vardır'. Arada bir seçim filan yaparlar, o zaman fark edersin 'birilerinin kulis yapıp, Cemiyet adına bir şeyler söylediğini'..
Daha önce yönetiminde de bulundum ama o zaman farklıydı.. Aynı çatı altındaydı gazeteciler, hep birlikte.. Fuar içindeki yerinde 'akşamları kurumların yöneticileriyle, siyasilerle sohbetler ederdik'..
Ben 2004 yılında istifa ettim bir daha da adım atmadım. Ondan sonra bir binası var mıydı bilmiyorum. Ama kimsenin de Cemiyet'ten geliyorum diye konuştuğunu duymadım.
Arkadaşımız Mehmet Yazıcı geçtiğimiz seçimlerin iptali için dava açmıştı bakın yenisi gelmiş, geçmiş bile..
Şimdi seçim bitmiş, yönetimi seçilmiş.. Kendin pişir kendin ye misali..
İtibarsızlaştırmak istemiyorum ama bu bir Samsun realitesi..
Cemiyet diye bir şey var ama, bizlerle hiç ilgisi yok. Ne bizleri temsil edebilir, ne de adımıza hareket edebilir..
Bize göre kendinden menkul yani..
Arkadaşlar önceki gün 'Cemiyet seçimlerini haber olarak verelim mi diye konuştuklarına göre' siz düşünün artık..
Vermemişler haberi..
Kimse içinde bulunduğu bir meslek gurubunun cemiyetinin bu şekilde olmasını istemez ama maalesef bu şekilde..
Tabeladan öteye gitmiyor.. Var mı var..
Hayırlı olsun.. Bir daha ki seçimlere kadar 'ARA'..