Sanıyorum hiç bir AK Parti il başkanı 'aday olup ta böylesine düzeyi düşük, istikrarsız ve kötü denecek kadar stratejiden yoksun bir kongre süreci izleyemezdi.
Bugüne kadar yaşanan bir çok AK Parti kongresi gördüm..
Kaç tane de il başkanı tanıdım...
Ama İl başkanı pozisyonundaki bir adayın böylesine söylediği sözlerin altında ezildiğine şahit olmadım diyebilirim..
Seçimdir, kazanırsın, kaybedersin ama 'sonuçta o platformda herkesi selamlayarak aşağı inersin'.
Çünkü kaybedeni yoktur böylesi bir demokratik çekişmenin; Kazanan hizmet verdiğin partindir.
Delegelerin, partinin daha iyi yerlere gelmesi, daha fazla hizmet üretmesi, iktidar nimetlerinden ilinin, ilçesinin hatta köyünün daha çok yararlanması için 'tercihini' yapar..
Yani 'saygı duymak gerekir'..
Zorla bir koltuğa oturmak, amaç olmamalı.
Koltuğun ikram edilmesi ve bunun da delegeler tarafından yapılması 'önemlidir'; demokrasiye inanan ve sandığa saygı duyan bir kişi için...
Ama görüyorum ki; süreç daraldıkça, AK Parti İl Başkan adayı Osman Çetinkaya, müthiş bir panik içine giriyor.
Son bir haftayı düşünemiyorum bile..
Daha seçim sürecinin başında 'genel merkezin adayıyım' diye ortaya çıktı. Sonra diğer aday olmayı düşünenler için 'avucunu yalar' gibi bir söz bile kullanıldı bu süreçte..
Sonra 'üniversite diploması olacak diye' bir 'kıstas' ortaya atıldı.
Bu atak bir nebze etkili oldu. Bir kaç aday 'diplomam yok' diye umudunu esti..
Sonra 'yetmedi', genel merkez adaylığı için 'inanmayan Başbakana sorsun' gibi garip sözler de sarf edildi.
İyi ki yemin filan edilmedi; çok garip olurdu.. Çok şükür ki; böylesi bir girişim olmadı.
Ama gel gör ki; Çetinkaya sonuçta baktı ki olmuyor; sonuçta yuvasından çıktı, makamından kalktı, koltuğuyla vedalaştı ve 'ilçelerin yolunu tuttu'..
Bu sayede aslına bakarsanız Çetinkaya, ilçelerimizi de tanımış oldu. Şöyle bir sarıldı delegelerle, üyelerle..
'Görüşmeyeli nasılsınız' filan denildi mi bilmiyorum ama Mustafa Acar dün ziyaretimdeydi ve ilginç bir şey söyledi...
'Çoğu üyemiz adını biliyor ama kendisini tanımıyordu. Böylece tanımış oldu'..
Oysa bir il başkanı, ilçeleri daha önce ziyaret etmiş olmalıydı. Hatta orada toplantılar düzenlemeliydi. Hatta bırakın o ilçeleri, beldeleri köyleri gezmeli ve bakalım bizim İl Özel İdare ne işler yapmış diye, turlamalıydı.
Sonuç olarak; ilçeler, beldeler ve köylerdeki üyeler, fırsat bu fırsat diyerek kongre süreci başladı da, sorunlarını anlatma fırsatı buldu.
Başbakan Erdoğan'ın da geleceği kongre için 'stadı doldurmak çocuk işidir' denilmiş ya, bu söz aslında çok komik..
Bizim stat bildiğim kadarıyla 13 bin kişi alıyor. Hadi diyelim 15 bin kişi...
Başbakan Erdoğan'ın geleceği bir kongrede 15,20 hatta 30 bin kişiden söz ederken, "biraz düşünmek gerekir'..
Bırakın Çetinkaya'nın toplamasını, kongreye hiç gelmesin..
Başbakan'ın geleceğini duyurun yeter. Zaten 30 bin kişi kendiliğinden gelir.. Stat alacak olsa onu da geçer...
Çetinkaya AK Parti'nin mevcut il başkanıdır. Bu tip konuşmalara da hiç ihtiyacı yoktur..
Bürokratların siyasete soyunmasıyla ilgili söylediği sözleri,
Ticari faaliyetlerini medya önünde açıklarım sözlerini,
Benim başarım tescillidir gibi, "Ben yaptım, ben bilirim' içerikli sözlerini,
Hatta 'ekibinden söz etmeyip, kendini ön plana çıkarmasını...
Katmıyorum bile benim tespitime göre eksileri arasına..
Ama bu kadar eksiyle; bu süreci 15 gün daha nasıl taşıyacak; bekleyip göreceğiz..
Milletvekilleri, belediye başkanları, il genel meclis üyeleri, ilçe teşkilatları, hatta delegeler; "Bizim de başarımız tescilli. Hep birlikte yaptık. Ben yerine biz kelimesini kullan' derse işler Arap saçına döner mi?..
Onu 24 Haziran'da göreceğiz..
Sanırım düşünmeden konuşmamak gerekiyor. Sonra o sözler altında ezilmekte var..
İsmi ben de saklı, kendisine de çok yakın bir AK Parti vekili ‘abiye ihtiyacı var başkanın demişti ‘ bana; keşke seçim sürecinde ona ağabeylik yapsaydı diye düşünmüyor değilim..