İlkadım Belediye Başkanı Necaattin Demirtaş'ın dün bir yerel gazetede yer alan ancak AKS TV'de katıldığı programda söylediği sözleri gazetede okudum.
Bana göre önemli açıklamalarda bulunmuş..
Şöyle demiş Demirtaş;
'Çöpünüz altın olacak projesiyle ilgili olarak öküzün altında buzağı aranıyor.. Bugüne kadar ürkütürek, korkutarak, zorlayarak kimse benden bir şey alamaz. Ben kamu kaynağını bu zamana kadar başka birilerine kullandırmadım'..
Demirtaş'ın bu açıklamalarından yola çıkınca 'çöpünüz altın olsun' kampanyasıyla ilgili kimin ne yazdığı biliyorum da, ürküterek, korkutarak, kimin ya da kimlerin kendisinden ne istediğini öğrenmek istiyorum açıkçası..
Hatta kimler kamu kaynağını kullanmak istemiş, onu da 'kamu adına merak ediyorum'..
Bunları da açıklamak Başkan Demirtaş'ın görevi olması bir yana kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına 'sorumluluğudur'..
Şimdi gelelim çöpünüz altın olsun kampanyasıyla ilgili olarak kimin yazı yazdığına..
Biz kamuoyunu bilgilendirelim..
Çünkü eksik kalmış Demirtaş'ın açıklamaları..
Gazetemizin köşe yazarı Mehmet Yazıcı bu iddia edilen konuda yazılar yazdı..
Başka var mı bilmiyorum..
Ama Demirtaş'ın o konudaki açıklamalarını açık söyleyeyim etik bulmadım ve yakıştırmadım..
Çünkü, sanki birilerinin bu kampanyayı karalayarak kendisini ürküterek, korkutarak, kamu kaynaklarını kullanmak istemiş gibi bir çerçeve çizmiş..
Ve bahsi konu kampanyayla ilgili görüşlerini anlatırken bu sözleri söylemesi, birilerini zan altında bırakabilir..
Hem kendisi 'Dedikodularla İlkadım'lıya benim hakkımda dürüstlüğün dışında farklı imaj verilmek isteniyor' vurgusu yapıyor, hem de kendisi 'birilerinin kendisini ürküterek kendisinden bir şeyler talep ettiğini' ima ediyor..
Ve olayı iddiada bırakıyor..
Tıpkı, kendisine ait çöpünüz altın olsun projesiyle ilgili yazıları eleştirdiği gibi...
İşin garibi; bu açıklamayı bizim İlkadım Belediyesi'nin talebiyle 'gelin inceleyin' diye beni arayan Başkan Yardımcısı Burhan Taş'ı ziyaretimizden sonra yapması, açık söyleyeyim hiç hoşuma gitmedi..
Hiçte etik değil..
Sayın Taş'ın daveti üzerine gittiğimiz belediyede Başkan Demirtaş'ı bile ziyaret etmeden direk olarak, ilgili kişilerle görüştük, yapılan çekilişleri mercek altına aldık..
Hatta altınların kapıcılara çıktığını bile 'bizim sayemizde öğrendiler' diyebiliriz...
Açık söyleyeyim, bir kaç talihliyi de kendim aradım. Ne iş yaptıklarını sordum.. Baktım ki talihliler kapıcı çıkıyor; Burhan beye görüşümü şöyle ilettim: 'Vatandaşa çok çıkmamış altın. Daha çok kapıcılar yararlanmış. Kapıcıların çöpü altın olmuş. Bu çokta vatandaşın içinde olduğu bir sonuç değil. Ama usulsüzlük görülmüyor'..
Zaten o görüşmemizi de haber olarak verdik gazetemizde..
Yani kamuoyunu doğru bilgilendirdik..
Hatta görüşmemizde belediye ekibiyle polemiğe girerler diye Mehmet Yazıcı arkadaşımıza 'sen gelme biz görüşelim' demiştik..
Ragıp Göker, Salim Sürmeli ve ben 'Burhan Taş ve ekibiyle çalışmamızı yaptıktan sonra' ayrıldık belediyeden..
Sanırım Başkan Yardımcısı Burhan bey, derdini anlatmaktan da mutluydu..
Ve Başkan Necaattin Demirtaş, çıktığı televizyon programında bu konuyla ilgili Hedef Halk gazetenin yönetimi gereğini yaptı, geldi arkadaşlarımızla çekilişlerimizi inceledi, tüm evrakları açtık, sonra da kamuoyunu bilgilendirdi, diyeceği yerde; kafalarda soru işareti oluşturacak sözler söylüyor..
Belki de kendi davetleri üzerine yaptığımızı bir kamu görevi olarak görmüyor..
Bilmiyorum ama şimdi Demirtaş, madem böyle bir açıklama yaptı; gerisini de getirmeli..
Ya "Beni şu kişiler ürkütüp, korkutarak talepte bulundu" diye kamuoyuna açıklamalı
Ya da Cumhuriyet Savcılığı'na da suç duyurusunda bulunmalı..
Yok bunları yapmazsa, kendisi de 'öküzün altında buzağı aramış olur ki', bu çok hoş ve etik değil..
En azından tanıdığım Başkan Demirtaş'a yakışmaz..