Samsun'da bir çok olumsuz olayda konunun sorumlusu olarak gösterilen basın, bugünlerde önemli bir süreçten geçiyor..
Kamuoyu neyin doğru, neyin yanlış, kim suçlu, kim suçsuz kafası karışmış durumda..
Basının işinin en zor olduğu durum var yani ortada..
Ne yapması gerektiğiyle ilgili, çok düşünmeye gerek yok aslında..
Hem yasalar, hem 'kamuoyunu bilgilendirme görevi', hem de vicdani sorumluluk 'kurallarımızı' belirleyecek nitelikte..
İddiaların sahibi biz olmadığımız için o konuya girmiyorum..
Biz gazete olarak dün, Genel Sekreter Kenan Şara'nın 'Hanımının üstüne yaptığı' iddia edilen villasıyla ilgili tü açıklamalarına yer verdik.
Bir keyfiyet asla değil..
Bu bizim zorunluluğumuzdur aslında..
Birincisi kamuoyunun doğru bilgi edinme hakkı..
İkincisi, habere konu olan kişinin cevap ve düzeltme hakkı..
Bir üçüncüsü var ki; o bence çok daha önemli..
Masumiyet karinesi..
Suçsuzluk ilkesi..
Veya uluslararası hukuk terimi olarak presumption of innocence; suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceği.
Bu Temel bir hukuk doktrini..
O nedenle Kenan Şara'nın hakkındaki iddialara yanıt vermesi kadar doğal bir şey olamaz..
Ama bu onun 'iddialara yanıt vermekle aklandığı' anlamına da gelmez..
Sonuçta, kendisinin de deyimiyle bu konu hukuksal bir süreç yaşamaya gebedir..
Yani son kararı yargı verecektir..
Pazar günü Kenan Şara'nın, Ragıp Göker ile bir röportajını okuyacaksınız..
Şara 'Herkes Onu Konuşuyor'un konuğu olacak..
Belki dün Ragıp abinin kendisini aramasına şaşırmış olabilir..
Ama bu gazetenin editoryal ekibinin ortak fikriydi..
Çünkü Şara hakkında bir iddia vardı ve 'onun da kendisini savunma hakkına saygı duymak gerekirdi'..
Öyle yaptık..
Açıklamalarını belki de Samsun kamuoyu, dobra dobra bulacak.
İlk kez böyle bir açıklama yaptığını söyleyen Şara, 10 yılı aşan hizmetindeki bir çok konuya yanıt verdi..
A Takımı davasından 'Mahir Kenan' iddialarına, hatta Samsunspor ile ilgili görüşlerine kadar..
Aslında bir ilginçlik de olmadı değil..
'Röportajı makamında yapmak isteyen' Şara'ya giderken Ragıp Göker'e takıldık..
'Belediyenin kapısından girebilecek misin' diye.. Güldük elbette..
Sonuçta, bizler gazeteciyiz..
Durduğumuz yeri iyi bilerek, işimizi yaparız..
Ve herkesin bir gün 'tarafsızlığına inandığı bir basına' içini dökmesi gerekebilir..
Kim olduğuna değil, ne söylediğine bakarız..
Kısacası, dün de yazdığım gibi, 'bu gazete aslında bizlerin değil, doğru bilgi vermemiz gereken siz okuyucularımızın'..
Kim nerede olursa olsun, kim kiminle kol kola olursa olsun, kim 'dün iyi, bugün küs olursa olsun'..
Biz hep durduğumuz yerdeyiz..
İlk gün olduğu gibi..