12 Eylül dönemine yaş olarak 'yetişmedim meslekte'..
Ama 12 Eylül'ü yaşayan meslek büyüklerimin 'o dönem uygulanan sansürleri nasıl deldiklerini anlattıkları hikayeleri dinleyerek' yetiştim..
Özenirdim anlattıklarına..
Keşke o zamana da yetişebilseydim de 'O mesleğin dik duran ağabeyleriyle, o hikayeleri birlikte yazsaydık demiştim' çoğu kez..
'Bir kelime için, hatta gazeteye verdikleri renkle yaptıkları 'sansür delme' girişimlerini, destansı bir şekilde dinlerdim..
Özgürlüğünden bir kelimeyi bile vermediğini dinlediğim o meslek büyüklerimden biriyle hatta hepimizin büyüğü olan İsmail Başaran'la 'aynı gazetede birlikteyim' şimdi..
O duruşu 'aynen devam ediyor'.. İyi ki birlikteyim ve belki de 'o yüzden birlikteyim' dedim..
Bir başkasından da dinlemiştim yerel gazetelerde yaptığı o sansüre karşı mücadelesini..
Ne yazık ki; gazetecilik meslek ilkelerinin hiç bir yerinde yer almayan bir uygulamaya 'dün yenik düştüğünü' gördüm..
Onun adına üzüldüm aslında..
Mesleğin bu noktasına kadar geldikten sonra; faule düşmek bu olsa gerek..
O ilanları yayınlayan gazetelerde dün nasıl bir ortam vardı bilmiyorum ama bizim gazetede dün 'müthiş bir ruh vardı'...
'Direnişin, dik duruşun mesleğe saygının edasıyla 'gazeteleri, internet sitelerini 'bir bakıma kendilerini okuyorlardı'..
Hiç bir şekilde müdahaleyi kabul etmeyen 30 yürekli adamla birlikte aynı çatı altındaydım..
Neyi neden yaptıklarının bile farkında olmayan ama aslında '3. sayfaları bir şekilde dizayn edilmiş' gazetelere baktık..
Kimi köşe yazarak durumu kurtarmaya çalışmış, kimi de 'biz istedik öyle oldu diyor'..
Aslında kandırdıkları, kendi benlikleri..
Aslında 'bastırmaya çalıştıkları' biz nasıl bu işin içinde yer aldık serzenişleri..
Çünkü Hedef Halk Gazetesi'nin çalışanları olmasaydı, 'hepsi Basın İlan Kurumu Öncülüğünde bu yola çıktık ibaresiyle' o ilanı yayınlayacaktı..
Hem de 'aynen' gönderildiği gibi..
Şimdi ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. Bugün o duruşun ne kadar önemli olduğunun altını bir kez daha kalın olarak çiziyorum..
Hedef Halk Gazetesi'nin o tepkisi sayesinde 'Basın İlan Kurumu'nun öncülüğünde ibaresi yerine'; 'Birlikte çıktık bu yola şeklinde o ilanın düzeltilmesi' Samsun'daki gazetecileri 'bir kurumun arkasından gitmek, dizayn edilmekten' kurtarmaya yetmiştir..
Biz 25 Mayıs 2012 sayılı gazetemizi arşivlerimizde gururla onurla saklayacağız..
Dün arkadaşlarımız internette 'tepkilerini dile getiren onlarca haberi arşivleyerek, kendilerinden sonraki kuşaklara aktaracak..
Yaygın basında yer alan haberleri makasla kesip, saklandığını imrenerek, duygulanarak izlemekten daha büyük bir keyif ne olabilir ki;..
İnternetteki DHA videosunu kayıt etmeye çalışanların gözlerindeki ışıltıları sizler de görmeliydiniz..
Peki sizler 25 Mayıs 2012 tarihli gazetenizi ne yapacaksınız, asıl onu merak ediyorum..
Biliyorum ki; onu arşivlerinizde bile görmek istemediğiniz en ücra köşeye bırakacaksınız..
Ve 'artık genç meslektaşlarınıza anlatacak efsanevi hikayeleriniz de olmayacak; kimse de dinlemeyecektir..
Çünkü 'son hikayeniz' 25 Mayıs 2012'de yayınlandı..
Öncesi ise artık 'MASAL' oldu..
Benim için de zaman kaybıymış...