Yıllardır, belediyelerin 5 yıllık dönemlerinin bitmesinin ardından yaşanan ve hiç değişmeyen bir şey vardır.
Batak şirketler.
Ne hikmetse o şirketler, belediyenin 5 yıllık dönemi içinde 'aralıksız çalışır, işçiler alır, sosyal tesisleri çalıştırır, araçların biri girer, biri çıkar durumdadır.
Yani işler tıkırındadır.
Sorsan 'orası bizi ayakta tutuyor derler'.
Ancak nasıl oluyorsa, o dönemin belediye başkanı görevini tamamlar tamamlamaz, işin rengi değişir.
Hemen yeni gelen başkan kendi müdürünü göreve getirir.
Diğeri evine gider.
Yavaş yavaş kadrolar değişmeye başlar, işçisine kadar.
Yandaş işçiler, yandaş müdürler, yandaş idareciler alınır.
Sonra da tedarikçiler değişmeye başlar.
Ödenmeyen, itiraz edilen faturalar derken, bir devri sabık çıkar ortaya.
Yani batak şirket.
Sonra görevi devir alan başkanların açıklamaları 'ortalıkta dolaşmaya başlar'.
Soymuşlar, içini boşaltmışlar.
Son örneğini Atakum Belediyesi'nde yaşadık.
Atakum Belediyesi, bir önceki yönetimde faaliyet gösteren belediye şirketinde usulsüzlüklerle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Başkan İshak Taşçı'nın da dahil olduğu 5 kişi var suç duyurusunda.
Olayın akıbetini Samsunlular olarak bekliyoruz.
Bu olay sadece Atakum Belediyesi ile sınırlı değil.
Bir çok belediye için geçerli. Hatta Türkiye’nin bir çok yerinde yaşanıyor benzer ‘iddialar’.
O nedenle belediye yönetimi 'bu şirket olaylarını' masaya yatırmalı ve denetimini meclisler aracılığıyla kamuoyuna açmalı.
Ahbap- çavuş ilişkisiyle yürütülen bu işler, bugün olduğu gibi yarın da şimdi görevde olan belediye başkanları ve ekipleri ile şirketler hakkında gündeme gelecek.
Hiç bitmedi ki zaten.
Peki çözüm ne.
Çözüm, denetlenebilir olmak.
Vatandaşın parasıyla bu şirketler döndürülüyorsa;
Para nereye nasıl harcanıyor, niye harcanıyor, bilançosuyla ortaya konulmalı.
Paranın olduğu yerde sıkıntı olur.
O nedenle sorgulanabilir bir şekle dönüştürülmeli şirketler.
Aksi halde ne oluyor biliyor musunuz?
*Suiistimal
*Soygun..
*Yolsuzluk..
*Usulsüzlük..
*Birilerinin sebepsiz zenginleşmesi..
*Kayırmacılık
*Ve vatandaşın parasının değirmen gibi öğütüldüğü yerler haline geliyor.
Hem denetime açık bir şekilde olursa, sonra bir usulsüzlük iddiası ortaya atılırsa, belediye başkanı da;
Bilmiyordum. Şirket Müdürü yapmış' denilecek durumdan kurtulmuş olur.
Peki bunu niye şimdi yazdım.
Çünkü Nisan ayları önemlidir.
Belediyelerin bir yıllık faaliyetleri masaya yatırılır.
Meclis üyelerinin önüne faaliyet raporu olarak sunulur.
Ama ne hikmetse şirketlerin faaliyet raporları ve bilançoları 'sır gibi saklanır'..
Oysa 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 56. maddesi tam da bu anlattıklarımı kapsar.
Faaliyet raporunda, bağlı kuruluş ve işletmeler ile belediye ortaklıklarına ilişkin bilgi ve değerlendirilmelere yer verilir der.
Veriliyor mu; hayır.
Neden?.
Çünkü o dönemin belediye yönetimleri 'Her türlü arpalık işleri o şirketler üzerinden döndürüyor'.
O nedenle de denetime açmıyor.
Ondan sonra da her seçim sonrası 'Batık şirketler gündeme geliyor'.
Ayrıca şirketlerin 'bilançoların incelenmesinde' kamu yararı olduğunu da söylemek isterim.
O zaman sorun ne?..
Kamu yararı varsa, bu Nisan ayı milat olsun, belediyeler, şirketlerini 'Belediyeler Kanunu'na uygun olarak', meclis üyelerinin denetimine açsın..
Sonra da 'Ben bilmiyordum' deyip başı ağırmasın.
Bakalım çağrıya uyan olacak mı?..
Sanmıyorum ama, 'tarihe not düştüm'.
İleri de 'sıkıntı yaşayan olursun', ben demiştim derim..
SON ÖRNEK ATAKUM BELEDİYESİ OLDU
Belediye şirketlerinin meclis üyeleri denetimine açılmasında kamu yararı var. Aksi halde, bir dönem sonra 'türlü iddialar' ortaya çıkabiliyor.
KANUN 'DENETLET' DİYOR