Evet, bu zamana kadar hikaye tadında yazdığım yazılarımdaki “O KIZ” aslında bendim ve yazılarımda anlattığım her bir olayı da bizzat yaşadım.
En baştan en sona anlattığım her şey, o rüyalar, göz önüne gelen sayılar, görüntüler, hisler, bana hissettirilenler, yaşadığım ya da yaşayamadığım şeyleri yazılarımın bir çok yerinde eksiltme yaparak anlatmaya çalıştım.
Evet o fotoğrafta görülen kilolu hâlimdeki tüllü bluz, bahsettiğim terzi kursunda kendime diktiğim giysilerden biri ve yanındaki de kavuştuğum ince belli hâlim, hani şu tüm koyu renkli tahlillerini normal renge dönüştüren, “sağlığım için” mottosuyla bu yolculuğa devam eden kız…
Elbette bu yolculuk doğru insanlarla yürüyünce anlamlanıyor…
Tüm bu evrede, öncesinde, süreç esnasında ve çok şükür ki hâlâ benimle olan, maddi&manevi desteğini benden esirgemeyen dostum Şeydanur’a teşekkürü bir borç bilirim.
Ve bu hikayeyi güzelleştirmemde bana yardımcı olup, elimi tutup hiç bırakmayan canım diyetisyenim Elanur Yılmaz Akay’a…
“Bana diyet yapmayı sevdiren kadın” diyorum kendisine, çünkü sadece diyet listesi verip kenara çekilmedi, sadece yolu gösterip kenardan izlemedi.
Bana hissettirdiği şey tam da şuydu: “Karanlık bir yolda yürüyordum, bana ışık tuttu ve yanımda yürüdü. O yolda taş mı var, çamur mu, çukur mu, yolun kenarı uçurum mu? Hepsini bana tek tek söyledi” diyebilirim.
Yani diyet süreçlerinde beni nelerin beklediğini hep öngördü ve söylediklerini de hep yaşadım. Karşımda benim vücudumun verebileceği tepkileri benden daha iyi bilen biri vardı ve ben de kendimi güvenle ona bıraktım.
İlk diyete başladığım zamanlarda hiç hazır değildim aslında, daha önceden de söylemiştim, korkuyordum ama şu da bir gerçekti ki; üzerinden yıllar da geçse ben hiçbir zaman hazır olmayacaktım.
İyi ki o adımı atmışım…
Diyet süreci uzaktan çok sancılı gibi görünse de, ben diyet yaparken ödül yemekleri olarak hamburger de yedim, baklava da, çikolata da, kıymalı pide de:)
Ama diyet yaparken evdekilere yaptığım tatlıları ya da listem dışındaki yiyecekleri ağzıma sürmedim. Hak ettiğimde benim olan zaten bana geldi.
“Güzel günlerinden daha fazla çalma” motivasyon sözü de ekledim diğer sözlerin yanına ve kilo verdikçe bu sözün anlamını daha bir hissettim her bir zerremde.
Hep en uzağımdaki markete yürümeye gayret ettim, asansör yerine merdiven kullandım, kendime hep hareket alanları oluşturmaya çabaladım…
Kendime bir söz verdim. “Her gün en az 10 bin adım atmadan ve 3 litre su içmeden bu yatağa girip uyumayacağım.” diye…
Bazı günler gün bitti, adımsayar sıfırlandı ve ben eksik adımlarda oldum. Buna rağmen yeni saat diliminde, o yatıp uyumayacağım dediğim yatağın kenarında olduğum yerde yürüme hareketi yaparak (leslie) o eksik adımı tamamlayıp öyle yatağa girdim.
Yani 9 aylık süreçte benim adımsayar yapmadığım gün sayısı 5 ya da 6 gündür, onlar da ağır hastalık geçirdiğim zamanlardı…
Adımsayarlarda hep kendimle yarıştım, bir gün önceki hâlimle. Adımsayar rekorları kırmaya çalışıyordum hep kendi kendime.
Hep 30 bin adım olan sonuca bir gün çabalayıp 55.000 adım yaptım, daha sonra “bunun bir tık üstünü daha denemeye çalışacağım” deyip bir gün boyunca günde sadece 2 saat uyku ile 60.000 adım rekoru kırdım, hepsi telefonun verilerinde kayıtlı:)
Ve tüm bunların totalinde de diyet ve sporla 9 ayda 40 kilo verdim.
Bir gün sahilde yürüyüş yaparken, kendi kendime eğlenerek attığım bir diyet muhabbeti sosyal medya hikayesinin ardından, diyetisyenimle profesyonel kayıt ile bu süreci anlatma kararı aldık.
Hastane çekimi yapılırken basını da dahil ettik ve olay bir sürü haber sitesi, bazı yerel haber kanalları, yerel gazeteler ve bir ulusal basında da yer aldı.
Bu süreçten sonra bir çok insan diyete başladı, en yakınımdakilerden tutun da hiç tanımadığım insanlarla birbirimize motive olarak bu yola devam ettik.
Ben bugün kilo koruma evresinin 5. senesinin içindeyim. Koruma evresi de ayrı bir hikaye tabi…
Diyetisyenimin “5 sene boyunca vücut eski kilosuna dönmeye çalışır.” sözünün bir kısmını yaşadığım için yine birazcık daha diyet evresindeyim ama şikayetim yok:)
Diyet sürecine ilk başladığımda da Şubat ayındaydık, şimdi koruma evresinin kilo artışım aşamasında da Şubat ayında diyetteyiz.
Ne diyeyim o zaman “Şubat’ta diyet başkadır.”
Bu yolculukta yorulduğum da oldu, kırıldığım da, başarısız da oldum ama pes etmedim, devam ediyorum…
Hayatın parolası da budur ya hani…
Ne olursa olsun “Devam et”….
Sizi tebrik ediyorum MAŞALLAH ANNEM KORDUZONLU İĞNELERDEN SONRA ÇOK FAZ-LA KİLO ALDI 120 KİLO CUK 72 YAŞINDA BEN ZAYIFLIYAMAM DİYOR ah bir başlasa O da başaracak
O kadar güçlüsün ki.. Her anına şahit olmak çok güzeldi.. Yolun bahtın açık olsun canım kardeşim..