Enflasyon ve fiyat artışı sebep, maaşlara zam sonuçtur. Sebepler değişmeden sonuç değişmez. Ya çarşı, pazar, ulaşım, elektrik, doğalgaz v.s. gerçek hayattaki enflasyon, zam seviyesine düşürülecek ya da zamlar enflasyon seviyesine çıkarılacak.
Enflasyonu karşılamasa da asgari ücrette yapılan iyileştirme, ayın sonunu getirmeye yetmese de 15’ine kadar yetecek memur ve emekli maaşı artışı ve doların düşüşünün bir bahar havası yaratabilmesi ve sandığa yansıyabilmesi için fiyatların da düşmesi gerekir. Bu denge sağlanmadığı sürece maaş artışları kağıt üstünde kalacak, bir anlam ifade etmeyecek.
Kuru düşüren dövize endeksli mevduat hesabının yasal dayanağı, fiyatları ve enflasyonu düşürme, ihracatı patlatma ve istihdam yaratma gibi konular ekonomik pakette yer almadı.
TBMM’ye sunulan yeni ekonomik pakete göre; Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'na ‘Ek fiyat farkı ve/veya sözleşmelerin devri’ başlıklı madde eklenerek TL ile yapılan sözleşmelerde değişikliğe gidilecek, Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan’a fiyat yükseltme ve fiyat farkı ödeme yetkisi verilecek. İhracatçılara uygulanan kurumlar vergisinde bir puanlık indirim yapılacak.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nda yapılan değişikliğe göre, banka nezdindeki yabancı ülke merkez bankalarına ait para, alacak, mal, hak ve varlıklar haczedilemeyecek, üzerlerine ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz konulamayacak. (Böyle bir değişikliğe neden gerek duyulduğu belirtilmemiş.)
Bireysel emeklilikte devlet katkısı yüzde 30'a çıkarılacak ve irdelenmesi gereken tuhaf değişikliklere gidilecek! BOTAŞ tarafından bakanlık görüşü, bölgesel ve iklimsel koşullar dikkate alınarak il veya bölge bazında kademeli tarife; doğal gaz satış fiyatı uygulanabilecek.
Tüm bu değişiklikleri oylayacak milletvekillerinin yüzde 90’ının anlamayacağı kapsamlı değişiklikler yapılacak! Değişikliklerin bir paragrafı bana ayrılan yeri doldurur; onun için ayrıntılı yazmıyorum. Oylama meclisten geçecek, ancak tekrar ediyorum vekillerin en az yüzde 90’ı neyi onayladığını bilemeyecek.
ANAP Dönemi 80’li yıllar; TBMM’de akşam geç saatte ‘Mevzuatın sadeleştirilmesi’ konulu bir oylama yapılırken balkondan görüşmeleri izledim. Vekillerin önemli bir kısmı kulislerde çay kahve içerken, konuşmacılar konuyu karmaşık bir şekilde uzun uzun anlattı.
Tasarıya göre bütçenin önemli bir kısmı tek Başına Vahit Erdem’e bağlanacak. Dinlemeyen, dinleyip anlamayan vekiller tasarıyı onayladı. Oylamadan sonra Rahmetli İlyas Aktaş ve bir grup milletvekiline ‘Ne yaptınız?’ diye sordum, bir ağızdan ‘Mevzuatı sadeleştirdik’ dediler.
Ama içeriği hakkında hiç kimse bir şey söyleyemedi. Samimi olarak içeriği dinlemediklerini, dolayısıyla da Erdem’e hangi yetkilerin verildiğini bilmediklerini, hükümetin önergesine ‘evet’ muhalefetin önergesine ‘hayır’ dediklerini itiraf ettiler; TBMM’deki ‘Ekonomi paketi’ de böyle oylanıp, geçecek.
MİLLETVEKİLİ ADAYI İBB’YE MÜFETTİŞ
İBB’de görevlendirilen müfettişlerden Arif Yıldırım’ın 2015 seçimlerinde AkParti’den Mersin Milletvekili adayı olması, İBB’de PKK’lı bulunması kadar endişe vericidir. Nasıl ki sabıkasız kaydı kişinin belirli görevlere getirilmesi için yetersizse, seçilemeyen milletvekili adayının görevine dönmesi de rakip partinin belediye başkanını denetlemesi için yeterli değildir.
Teftişin en önemli özelliği yeterlilik ve tarafsızlıktır; yeterli ve tarafsız olmayan birinden müfettiş olmaz. Türkiye’de o alanda tek yeterli kişi o mudur ki böyle hassas bir konuda; taraflı veya tarafsız o görevlendiriliyor ve soruşturmaya gölge düşürülüyor. Tarafsız olsa da gerçek olmayan bir işin dilden dile dolaşması, gerçek olmasından daha kötü, daha zararlıdır. (Şüyuu vukuundan beter.)
Müfettiş seçerken sorumlu ve hassas davranmayanların görevlendirdiği müfettişlerin düzenleyeceği raporlar da tartışmaya açık olur; raporun içeriğine olan güveni sarsar. Böyle raporla kişi aklanabilir, ancak karalanamaz.