İktidar sözcüleri, Uygulanan Türk dış politikalarının orta doğuda ve dünyada, ülkemizi yalnız bıraktığı ile ilgili yapılan yorumlara cevap vermişler.
Dış politikalarımız nedeni ile içine düştüğümüz bu yalnızlığı doğrularmış gibi, yalnızlığımızın önüne koydukları bir kelime ile içine düştüğümüz dış politika yalnızlığına “değerli yalnızlık” demişler.
Yalnızlığın değerlisi olmaz, yalnızlığın ürkütücüsü olur.
* * *
İnsanlar neden yalnız kalır diye şöyle bir düşünelim.
. Yoksullukları nedeni ile yalnız kalabilirler,
. Yaşlılıkları nedeni ile yalnız kalabilirler,
. Yaptıkları yanlışlıklar nedeni ile yalnız kalabilirler,
. Beceriksizlikleri nedeni ile yalnız kalabilirler.
. Hayırsızlık dediğimiz ve sadece insanlara mahsus olan bir durum nedeni ile yalnız kalabilirler.
Buyurun, dış politikalarımız nedeni ile kaldığımız yalnızlığın sebebi, yukarıda saydıklarımızdan hangisidir siz tespit edin.
* * *
Dünyada ve Orta doğuda, siyaseten yalnız kaldığımız iddia edildiğine göre, siyasi iktidarın, ısrarla bu iddiaya cevap vermeye çalışması yerine, kafalarını ellerinin arasına alıp, durumu yeniden değerlendirmelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum.
* * *
Müslüman bir ülke olan ama demokratik laik bir hukuk devleti olmayı da başarmış bir ülkeyiz biz.
Bu nedenle uygar dünyanın onurlu bir üyesi olduğumuzu söylüyorduk.
Ne zaman ki, günlük siyasetimizin içerisinde inançları kullanmaya başladık, işte o zaman yalnızlığa ilk adımımızı attık.
* * *
Dinin ve inançların günlük yaşamımızda referans olarak kullanılmaya başlanması ile birlikte, dirliğimiz ve bütünlüğümüzü de tartışmaya başladık.
Dini inançların siyasette kullanılması ve toplum düzeninin, dini esaslara göre ayarlanması isteklerinin öne çıkarılması uygar dünyayı korkutmuştur.
Çünkü dünya ülkelerinin önünde, dini esasların referans gösterilerek yönetildiği orta doğu ülkeleri var.
* * *
Müslüman ülkelerde, Müslüman olmak yetmemektedir.
Suni olmakta gerekmektedir.
Hatta suni olmayı kabul etmekte yetmemektedir, birde Hanefi mezhebinden olmanız gerekmektedir.
Son zamanlarda artık Hanefi olmayı kabul etmekte yetmemektedir, birde aynı cemaatten olmak lazımdır.
Bunca ayrılığı bir toplumun taşıma şansı yoktur.
İnançlarımızın kutsallığı, dinimizin diğer dinlerden üstünlüğü, bu değerlerin Allah ile kul arasındaki önemli bir değer olduğunun kabul edilmesindedir.
* * *
Tüm kusurlarına ve eksikliklerine rağmen, demokratik laik hukuk devleti olmak, hepimizin inançlarını özgürce yaşamasına yetecektir.
Bunun yetmeyeceğini söyleyerek, demokrasiyi, hukuku ve laikliği sulandırmak, bu güne kadar bunu iddia edenlere ve Orta doğu ülkelerine hiçbir şey kazandırmamıştır.
* * *
İslami kurallar ile ülke yönetme iddialarının ve dini siyasette kullanma isteklerinin getireceği felaketi, 1930’larda tespit eden, Cumhuriyetimizin kurucu iradesini ve o iradenin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bu ülke insanı bu nedenle unutmamaktadır.
* * *
Demokrasiyi, adil olan hukuku sulandırmaya devam edersek, din işlerini devlet işlerine karıştırmaya devam edersek, dünyadaki diğer mazlumların yanında olmamız, haksızlıklara karşı çıkmamız, bizlerin yalnızlığını gidermeye yetmeyecektir.