Tabiat ananın, anasını ağlatıyoruz.
Nasıl mı?
Nükleer santraller ile doğaya bıraktığımız atıklar ile çevreyi betonlaştırarak, yeşil alanları yok ederek, denizleri doldurup sahilleri yok ederek ve daha birçok yolla doğaya karşı acımasız davranıyor ve doğanın anasını ağlatıyoruz.
Dere yatakları ve fay hatları üzerine konut yaparak, iş kazaları ile ilgili koruyucu önlemleri ihmal ederek felaketlere davetiye çıkarıyoruz.
* * *
“ İnsanoğlunun bastığı yerde çimen bitmez “ diye bir atasözümüz var.
Bu gün yararlandığımız ileri teknolojiyi bulan beyinlerin, bastığı her yeri kurutması, inanılır gibi değil.
Tabiat ana yaptığımız tahribatların acısını her defasında bizlerden fazlası ile alıyor ama anlamıyoruz.
Bunun sebebini kadercilikle açıklamaya çalıyoruz.
Her doğal afetten sonra yaşananları, bu işin fıtratında var diyerek açıklamaya çalışıyoruz.
Kesinlikle yanlışlarımız ile yüzleşemiyoruz.
Kadercilik ile süslediğimiz mazeretler yumağı ile yaptığımız tahribatları saklamayı başarıyoruz.
* * *
Doğal afetlere hazırlıklı olmayan bir toplumuz.
Yardımı çok seven bir ulus olmamıza rağmen, doğal afetlerden zarar görenlere yaptığımız yardımların afetzedelere ulaştırılması konusunda bile hep sınıfta kalıyoruz.
Bu işi beceremiyoruz.
* * *
Tabiat anayı cahil, kandırılabilir bir yaratık zannediyoruz.
Van depremini unutmadan, Soma’da yaşadığımız maden kazası ve daha onun acısının yaraları dururken, Ege denizinde meydana gelen 6,5 şiddetindeki deprem korkularımızı artırdı.
Bu yaşanan felaketler tabiat ananın sesi, beni mahvediyorsunuz diye bağırıyor.
Anlamıyoruz.
* * *
Doğal afetlere hazırlıklı olmalıyız diyoruz, deprem ülkesi olduğumuzu söylüyoruz, ama depreme karşı ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Yerel ve genel yöneticilerin depreme hazırlık ile ilgili söylemleri ranta boğduruluyor. * * *
Deprem olmadan ve afet olmadan önce, Belediyelerin, afet ile ilgili devlet kuruluşlarının ve sivil gönüllü derneklerin, halkı bu afetlere hazırlamaları gerekmektedir.
Peki, bu hazırlıklar yapılıyor mu?
Eh işte…
* * *
Deprem anında nerede görevli olduğunu, görevli olduğu yerde ne yapacağını bilen bir örgütlenmenin olmadığı bir ülkede kaderden başka sığınacak liman yoktur.
* * *
Nasıl ordumuz barış zamanında, savaş zamanında neler yapılacağının hazırlıklarını yapıyorsa, halkımıza da deprem olduğunda ne yapacağı ve nasıl davranacağı öğretilmeli, afet anında insanlar şaşkınlık yaşamamalıdırlar.