Emeğin bayramı, l Mayıs büyük bir coşku ile kutlandı.
Emeği ile geçinenler, emeklerinden başka satacak bir şeyi olmayan bu insanlar, meydanlarda isteklerini dile getirdiler.
• Büyüdüğü iddia edilen ekonomiden pay almak istediklerini haykırdılar.
• Çocuklarının daha iyi eğitim alabilmeleri için, eğitimde fırsat eşitliği istediler.
• Karınlarını doyurup insanca yaşayabilecekleri kadar ücret istediler.
• İnsanlığa karşı, emeğe karşı işlenen şiddeti kınadılar.
• İş güvenliği istediler.
• Göçük altında kalan arkadaşlarını andılar.
***
Emeğin 1 Mayıs 2012 günü meydanlardaki sesi, bir yıl kulaklarımızdan gitmeyecek.
Emeği temsil edenlerin ittifak yapmalarından korkmayın,
• Onlar örgütlü olmak istiyor.
• Onlar eşitlik istiyor,
• Onlar adalet istiyor,
• Onlar iş güvencesi istiyor,
• Onlar inanın başka hiçbir şey istemiyor.
O korkuyu yarattığını sandığımız emekçilerin, insan gibi yaşama dışında önemli bir istekleri yok.
Onlardan korkmayınız, onlardan kimseye ama kimseye zarar gelmez.
***
Temel ayrılığı, üretim araçlarının mülkiyetinin kimin elinde olacağı olan bu iki kutup, kendi meşruiyetini diğerinin dinsizliği, hırsızlığı üzerine kurmaya çalışması, dünya barışını da tehdit etmekteydi.
Üretim araçlarının devlet eliyle kullanmasını istemek nasıl oluyor da dinsizlik temeline oturtuluyor, bunu yıllardır anlayamamışımdır.
Anlayamadığım bir başka hususta, üretim araçlarının mülkiyetinin, özel şahısların ve şirketlerin elinde olması halinde devletin, emeği ile geçinenleri yok pahasına çalıştıranlara söz geçiremeyişini de anlamış değilimdir.
***
Emeği ile geçinenlerin karşısında aslan kesilen devletin, üretim araçlarının mülkiyetini elinde bulunduranların karşısındaki suskunluğu da beni her zaman çok korkutmuştur.
***
Üretim araçlarının mülkiyetini ele geçirme kavgasını, dünya da özel girişimcilik kazanmıştır.
Çalışanların örgütlü olmaları da onların en yaşamsal ihtiyaçlarıdır.Bu örgütlenme hakkı demokrasimizin de önemli göstergesidir.
Emeği ile geçinenlerin ve halkımızın tek güvencesi devlet olmalıdır, devletin adil olan hukuku olmalıdır.
***
Bayramların alanlarda kutlanılmasının hiçbir zararı olmadığı, bu yılki 1 Mayıs’ta bir kere daha kanıtlanmıştır.
Bunun kanıtlanmasına katkı veren emekçilere, emeği ile geçinenlere, demokrasi adına teşekkür etmeliyiz.
Emeğin bayramını meydanlarda kutlayan bir toplum, kurtuluş savaşı sonucunda elde ettiği edinimlerin sevincini de bırakın alanlarda kutlasınlar.
Devlet halkının mutsuzluğu üzerine kararlar almamalıdır.
Ulusal bayramları bize armağan eden, Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kemiklerini sızlatmamalıyız.
O bayramlar da en az dini bayramlarımız kadar korunmalı ve kutlanmasında halkımıza devletin katkı vermesi gerekmektedir.
***
Ulusal ve Dini bayramlarımızda bu toplum, bütün kırgınlıklarını, kızgınlıklarını ve ayrılıklarını unutmaktadır.
Bu ulus, kavga etmeden bir arada yaşama sevincini, Ulusal ve dini bayramlarda gösterdikleri hoş görüye borçludurlar.
Ne olur bayramlarımız ile oynamayınız.