İngiliz Finans Times gazetesinin yazdıklarından;
İngiliz “Finans Times” gazetesinde, Taksimde başlayan ve birçok kente yayılan eylemler ile ilgili yorumları okudum.
Bu yorumlarda,
“Yaşanan olaylardan ve açıklamalardan, Türkiye demokrasisinin ve ekonomisinin ve de ekonomiyi besleyen kaynakların, nasıl etkilendiğidir.” deniyor ve devam ediyor.
Başbakan Erdoğan’ın, peş peşe yaptığı açıklamalarla,
.Toplumda gerilimi artırmaya devam ettiğini,
.Artan bir şiddetle yatırımcılara çattığını,
.Faiz lobisini eleştirmeye başladığını,
.Özel sektörde kendisini kızdıranlara karşı, boykot çağırısında bulunduğunu,
.Spekülatörleri boğazlayacağını söyleyerek, Türkiye Ekonomisini besleyen kanallara taş doldurmaya başladığını yazıyor.
Oysa Türkiye’nin cari işlem açığını kapatmak için büyük ölçüde yabancı sermayeye ihtiyaç duyulduğundan bahsediyor.
* * *
Sayın Başbakan’ın mutlaka kendisine ait bir stratejisi vardır.
Onun bu çıkışları, bu stratejisi ne getirir, ne götürür göreceğiz.
Kazandığından fazlasını, kaybetmese bile, AKP oylarını artırsa bile, toplumu birbirine kızgın guruplara ayırması, ileri demokrasi vadeden bir lidere yakışmıyor.
* * *
Türk halkı verdiği krediyi uzun süreliğine veriyorsa da, halkın sınırlarını zorlamamak gerektiği unutulmamalıdır.
Halkımızın büyük bir sabırla, kredi verdiği partileri ve liderleri ve de onların yaptıklarını izlediklerini, siyasiler unutmamalıdır.
* * *
Bir ihtimal, bu sert çıkışları ile Başbakan’ın, yedi ay sonra yapılacak yerel seçimlerin, seçim kampanyasını başlattığını da düşünmek lazım.
Konuşmaları ile gerilimi artırış sebebini, başka türlü yorumlama olanağı yoktur.
Halkın sertlikten, ağalıktan, Kasımpaşalılıktan hoşlandığını ve bu yolla seçimlerde, başarı sağlanacağı sanılıyor olabilir
* * *
Başbakanımız, demokrasiye yazık ediyor, demokrasi geleneklerine yazık ediyor, toplumun huzur beklentilerine yazık ediyor.
En önemlisi bu halk ona on yıldır destek veriyor.
Ona destek verenlerin hayallerine yazık ediyor.
* * *
Küreselleşme bir realitedir ve dünyayı küçük bir köy durumuna getirmiştir.
Yenidünya düzeni denilen bu sistemi, gelişmekte olan ülke liderlerinin doğru okuması gerekiyor.
Siyasi iktidarlar, Uluslar arası tekelleşmiş sermayeye, ülke içerisindeki hoyratlıkla davranarak bir yere varamayacağını anlamalıdırlar.
Tam bağımsız bir ülke olmanın yolu, demokrasiden geçmektedir, adil olan hukuktan geçmektedir, üreten bir toplum olmaktan geçmektedir.