Yerel seçimler öncesi, yerel yönetim adaylarımıza, eski mahallelerimizi anlatmak istedik.
Bugün kentlilik bilinci dediğimiz şeyi, eski mahallelerimiz o günlerde, mahallelilik bilinci olarak geliştirmiş, yaşamış ve yaşama geçirmişlerdi.
* * *
Eskilerin çok kullandığı bir cümleydi. “Ev alma komşu al “ cümlesi.
Mahallelerimizde komşuluk, karşılık beklenmeyen ilişki demekti, bu mahalleliler için bir güvenceydi.
Kederde, tasada ve sevinçte yan yana kalabilmekti komşuluk.
Bu gün oluşturmaya çalıştığımız kentlilik bilinci dediğimiz şey de, eski komşuluk ilişkilerine benzemiyor mu?
* * *
Mahallelerde yaşayan ailelerin ortak değerleri çoktu.
Bu değerler bir bir yok olurken, mahalle geleneklerimiz ve ortak değerlerimizin de nasıl değiştiğini anlayamadık.
* * *
Eskiden mahalle maçları vardı.
Bu günkü kentlerin takımları arasındaki maçlar gibi heyecanlı olurdu.
Maçlarda çıkması muhtemel kavgalar, mahalle büyüklerince önlenirdi.
Ve o mahalle büyükleri, mahallenin güvenceleriydi.
Mahalle maçlarının güvenliğinin sağlanmasında, emniyet güçlerine gerek duyulmazdı.
* * *
Mahallelerimizin liseye giden ağabeyleri, komşularının alt sınıflarda okuyan çocuklarının dershanesi idi sanki.
Ders çalışırken takıldığımız yerleri, lisede okuyan Yusuf abiye veya Mehmet abiye rahatça gider sorardık.
* * *
Mahalle sakinleri birbirleri ile övünmeyi bilirlerdi.
Kimse kimsenin arkasından konuşmaz, birbirlerinin kötülüklerini kesinlikle istemezlerdi.
Kısaca mahalleler kalabalık ve kocaman birer aileydi.
* * *
Annelerimiz hasta olduğunda hatırlıyorum, mahalledeki komşularımızdan herhangi biri gelir, bizim evimizin yemeğini pişiriverir, evimizi temizleyiverirdi.
Komşularımızın böyle davranması, mahalle dayanışmasının sonucuydu.
Anlatmaya çalıştığım bu mahalle dayanışmasına şimdilerde, belediye başkanlarımız kentlilik bilinci diyor.
* * *
Mahalle bekçileri vardı.
Gece sabaha kadar mahallenin sokaklarında dolaşır ve arada bir de düdüklerinin sesleri duyulurdu.
O düdük sesi mahalleli için bir güvenceydi.
O bekçiler bu günkü emniyet güçleri idi, semt karakolları gibiydi.
O bekçilerde bu gün olsalardı, görev yerleri değiştirilmeye ayak kalkılsaydı mahalle sakinleri o bekçilere sahip çıkarlardı.
* * *
Mahallelerde hırsızlık yok denecek kadar azdı.
Mahallelerde kimse kimseyi inancı nedeni ile yargılamaz, siyasi düşünceleri nedeni ile birbirlerine husumet beslemezlerdi.
O günün mahallelileri ayrılıkları ile birlikte yaşamayı becerebiliyorlardı.
* * *
Bunca siyasi kışkırtma başka bir ülkenin demokrasisinde yaşansa, insanlar birbirlerine girerlerdi.
Eğer bu gün, bunca kışkırtmaya rağmen bu halk barış içerisinde yaşıyorsa, bunu eski komşuluk ilişkilerimize, eski mahalle dayanışmamıza, geçmişte edindiğimiz birlikte yaşama kültürümüze ve geleneklerimize borçluyuz.