31 Martta yerel seçimlerimizi yaptık ve yerel yöneticilerimizi seçtik.
Tartışmaları bir türlü bitmeyen İstanbul seçimleri, Yüksek Seçim Kurulu tarafından iptal edildi.
Dinlediğimiz ve izlediğimiz kadarı ile yargının kararı, yarıya yakın seçmeni memnun etmedi, hala tartışılmaya da devam ediliyor.
İstanbul’da Büyük şehir Belediye başkanının belirlenmesi için partiler 23 Haziran hazırlıklarını sürdürüyorlar.
Kısaca ülkemiz yine seçim atmosferine girdi.
* * *
Ülkemizin çözüm bekleyen bunca sorunu yerli yerinde dururken, ülkeyi seçim meydanlarına bırakmak ne kadar doğru oldu onu hukukçular tartışıyorlar.
Neticede İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanımızı belirleyeceğiz.
Her seçimde parti sözcüleri bütün ipleri geriyor ve birbirlerine olmadık şeyleri söylüyorlardı.
Yine aynı şeyleri yaşayacağımızı bilmek, seçimlerin demokrasinin bayramı olmasının önüne geçmektedir.
Seçim propagandalarında siyasetçilerin ve meydanlarda konuşulanların, yine kamplaşmalara meydan vermesini istemiyor halkımız.
Yaratılan bu kamplaşmanın belediye başkanlığı seçimi ile ne ilişkisi var onu hepimizin anlaması gerekiyor.
* * *
İşsizlik ve yoksulluk toplumun her kademesinde kendisini gösterirken, birbirimize olmadık şeyleri söylemenin mantıklı bir açıklaması yapılabilir mi?
* * *
Bu söylenme işi bana bir temel fıkrasını hatırlattı.
Temel kasaptan biraz et almış, eve yaklaşırken bir kedi elindeki et paketini kapmış ve kaçmış, Temel eve geliyor hanımına durumu anlatıyor.
Hanımı Temele bir ete sahip çıkamadın diye söylenirken Temel biraz kızıyor ve Hanımına diyor ki:
“O kadar da değil hanım! Kedi elimden etimizi kaptı ama ben de ona arkasından çok şey dedim” diyor.
31 Mart yerel seçimlerinin propaganda mitinglerinde siyasiler ve adaylarda birbirlerine yine çok şey söylediler.
Bu söylemlere dikkat etmek gerekiyor.
Toplumu kamplara bölecek söylemlerden kaçınılması gerekiyor.
* * *
Türk Milletinin onca tahrik eden söylemlere kulak asmadığını görmek önemli bir kazancımız olarak görünüyor.
Halkımız neye ve kime oy vereceği konusunda hakemlik görevini gördüğümüz kadarı ile iyi ifa etmektedir.
* * *
Şimdi 23 Hazirandaki seçimlerin çalışmalarında bari İstanbullulara bir şeyler anlatılmalı diye düşünüyorum.
İnşallah siyasilerimiz, kısır çekişmeler yerine, Ülkemizin sorunlarının üstünden siyaset yaparak çözüm üreterek seçimlere girer, halkımızdan oy isterler.
***
Öfkelerimize esir olmadan hareket edebilmeliyiz.
Halkımızın 23 Haziran seçimlerinde de, tüm öfkeli konuşmalara rağmen o olgunluğunu siyasilere gösterecektir diye düşünüyorum.
Öfkenin örgütlenmesine harcadığımız enerji boşa giden enerjidir.
Halkımızda bu öfkeli konuşmaları, efelenerek yapılan konuşmaları sevmiyor.
Kontrol edilemeyen öfkenin şiddet demek olduğunu düşünüyor.
Şiddeti tetikleyen öfkeye itibar etmiyor.
Bunu siyasilerinde görmesi gerekiyor.