Karadenizliler gerçekten zeki insanlardır. Karadeniz fıkralarının tamamı bir zekâ ürünüdür.
Her Karadeniz fıkrası yaşamın bir gerçeğini ifade eder, düşündürür veya güldürür.
Karadeniz fıkraları, zorlaşan hayat şartlarında hepimize moral vermektedir. Karadenizliler ve Karadeniz fıkraları terapi yerine geçer, sıkıntılarımızı unutturur bizlere.
Sabahları, okuduğunuz veya dinlediğiniz bir Karadeniz fıkrası, o günümüzün güzel geçmesini sağlamaya yeter.
İşte böyle bir Karadeniz fıkrasında;
Yerel seçimlerde partisinden belediye başkan adayı olan Temel, seçim çalışmaları boyunca, partisinin yerel yönetim anlayışından, partisinin politikalarından hiç bahsetmez.
Seçimler boyunca bireysel davranır ve kendi kişisel kimliğini, parti kimliğinin önüne çıkarır vAe neticede seçimi kaybeder, belediye başkanı seçilemez.
Temel’in mensup olduğu parti yönetimi, Temel’in seçimlerdeki bu kişisel davranışları nedeni ile partisine zarar verdiği gerekçesi ile Temel’i parti disiplinine sevk ederler.
Temel disiplin kurulunda kendisini savunur.
—Ne ettumsa partim içun, partimun geleceğu içun ettum der…
Disiplin Kurulu üyeleri nasıl yani diye Temel’e sorarlar;
Temel;
— Parti mi gizli tuttum, çünkü seçimi kaybedersem, partim zarar görme sun istedum. Partimun itibarı sarsulmasun istedum, diyerek kendisini savunmaya çalışır.
Disiplin Kurulu üyeleri, Temeli dinlerler, ya kazansaydın ne olacaktı Temel bey diye sorarlar,
Temel taşı gediğine koyar,
—O zaman beni disipluna çağırırmiydinuz der.
Hayatımız böyledir işte, sadece sonuçlara göre karar veririz.
Başarılarımızı ve başarısızlıklarımızı doğru dürüst değerlendirmez, sadece sonuçlar üzerinden konuşur, başarısızlıklarımızın esas nedenlerini gözden kaçırırız.
Sporda skor, siyasette alınan oy, hep değerlendirmelerin odağı olmaktadır. Bir futbol maçının skoru da bu yönü ile çok önem taşımaktadır.
Ne kadar kötü top oynarsanız oynayın, maçı bir kaza golü ile kazandıysanız, sizi suçlayan pek fazla kişi olmaz.
Aynı şeyler siyaset için de geçerlidir.
Neticede seçimin kazanılması gerekmektedir. Allameyi cihan olsanız seçimi kaybettiğinizde bol bol eleştirilirsiniz.
Sadece sonuçları değerlendirdiğimiz için de sorunlarımız katlanarak karşımıza çıkar veya gelecek kuşaklara bu sorunları olduğu gibi devrederiz.
İşin kolay olanı budur. “Hatice’ye değil neticeye bak “