Samsun güzel ve kumsal sahiliyle Karadeniz'in incisi ancak, denizin özelliklerini bilmeyenlere de 'ölüm çukuru haline geliyor'.
Sezonun başlamasından bu yana, 18 kişi Samsun denizinde boğularak can verdi.
Onlarca kişi de boğulma tehlikesi geçirdi.
Bir çok kişi kıyıdaki diğer vatandaşlar tarafından kurtarıldı.
Cankurtaran, uzaktaki bölgelerden çağrılıp gelmesi uzun sürdüğü için, çoğu kez iş işten geçtikten sonra geliyor.
Sonrasında boğulan şahsı sahile çıkarsa da, ambulans gelene kadar ilk yardım yapmaktan başka bir şey gelmiyor elinden.
Oysa;
Karadeniz ve Samsun'daki rip akıntısı bilinen bir şey.
Deniz hareketlilikleri ve tehdit eden bölgeler için Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Yasaklarla 'orada denize girmeyin, şuralar yasak' gibi sonuca ulaşmayacak çalışmalar ve uyarılarla 'Samsun sahillerinde 'boğulma vakalarını önlemek de zaten mümkün olamıyor'.
Aslında nedeni de çok açık.
O uyarıları Samsun'da yaşayanlar, basından, sosyal medyadan duyuyor ve tedbirli oluyor.
O bölgelerde girmemeye gayret gösteriyor.
Ama ya dışarıdan gelenler.
İlçelerden ve farklı illerden Samsun'da deniz sefası yapmak isteyenlerin nereden bilgisi olacak?
Samsun’daki basını takip etmez ki.
Ya da sosyal medyasını.
Onlar bilmeden, o uyarıları duymamış olduğundan, masmavi berrak sulara kendini bir anda bırakıyor.
Sonrası ise malum.
Yani bilinmeyen, beklenmeyen bir durumdan bahsetmiyoruz.
Bir anda olmuyor rip akıntısı ya da deniz içindeki kum kaymaları.
Her yıl yaşanan olaylar.
Sonuçları bilinmesine rağmen gerçek anlamda, sonuç getiren tedbirlerin alınmadığı kader’ diyemeyeceğimiz bir ihmaller zinciri.
Göz göre göre gelen ölümlerden bahsediyoruz.
Yazık insanların yaşamları son buluyor, ocaklar sönüyor ama yapılacaklar sadece ‘ben görevimi yaptım uyardım, yasakladım’ diyecek kadar sığ..
Bir gazeteci olarak onca uyarı yapmamıza rağmen, boğulma haberi yapmanın zorluğunu yaşıyorum son zamanlarda.
Kaç can gitti. Ailece boğulma tehlikesi geçirenler var.
Ve bu yaşanan boğulma vakalarının çözümü asla ve asla 'yasaklama' değil.
Bunun tecrübesi giden 18 can ve onun iki misli kadar boğulma vakasıyla test edildi bu sezon.
Tek çözümü var.
Çocukların ve yüzme bilmeyenlerin denize gireceği alanlar belirlenip, halk plajı mantığıyla 'küçük dubalarla belli alanların çevrilmesi ve o bölgelerde kıyıda ve deniz içinde araçlarla yeteri kadar cankurtaran görevlendirilmesi.
Kaldı ki yaz ayları için bu cankurtaran ihtiyacı, özellikle iyi yüzme bilen eğitim almış gençler açısından da mevsimlik bir istihdam da oluşturabilir.
O zaman Samsun Valiliği öncülüğünde bu çalışma neden yapılmasın.
Samsun’u bilen Vali Orhan Tavlı’nın bu konuda tedbirleri, sonuç verecek şekilde alınacağı umudunu taşıyorum.
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin sahilde güvenliği sağlayıp, yeteri kadar cankurtaran ve deniz aracı bulundurması çok mu zor?
Vatandaşın canından daha önemli ne var?
O kadar yitirilen canları düşünürsek, çok geç kalmış bir çalışma ama bugünden tezi de yok, önlemler alınmalı.
Kaldı ki; milyonluk makam araçlarına, yap -boz işlerle kamu zararlarına o kadar para harcanırken, yazık değil mi bile bile, göz göre göre sahil keyfi, denizde serinlemek için yapılan gezilerde yitirilen canlara.
Samsun sahillerinin ölüm noktaları olarak gündeme gelmesi de ayrıca kabul edilemez bir durum.
Bu kentin turizm kenti iddiasıyla örtüşmediği gibi, basında sürekli Samsun’daki boğulma haberlerinin yer alması oldukça düşündürücü..
Bu kente haksızlık yapılıyor böylesine ‘özensizlikler’ nedeniyle buna inanıyorum.
Sorunu ortaya koyanların çözümü de önermesinden yanayım her zaman.
Bazı öneriler sundum.
Ama mesela aklıma geliyor ve çözüm aramak için beyin jimnastiği yapıyorum sürekli;
AFAD'da yok mu dalgıç vs. yüzmeyi iyi bilen ekipler..
İşlerinin içinde kurtarma çalışmaları kapsamında zaten olmalı bu elemanlar.
Yazın sahilde görevlendirilmesi gönüllülük esasıyla olamaz mı mesela.?
Veya Gençlik ve Spor Müdürlüğü'nün bünyesinde o kadar kişiye yüzme kursları veriliyor.
Gönüllülük esasıyla gerekirse ücret de ödenerek sezonluk istihdam edilemez mi?
Çözüm aransın bulunur. Böylesine ‘Saldım çayıra Allah kayıra şeklinde’ zaten olmuyor.
Beyin fırtınası gerekir.
Az can mı dün itibarıyla 18 can.
Çok ama çok fazla. Hatta aşırı fazla.
Hatta Acil Eylem Planı oluşturabilecek kadar fazla bir can kaybı.
Beklenen bir olay olması ise daha da düşündürücü.
Mesele aslınsa sorunu çözmek için ne kadar istediğin ve önemsediğin.
Samsun'daki deniz sezonunun süresi yaklaşık 3 ay.
Ve şu an rakam 18 can kaybı.
O da bilinen ve polis kayıtlarına geçmiş olan rakamlar.
Hastaneye kaldırılıp hayatını kaybedenleri bilemiyoruz elbette.
Bugünden tezi yok Samsun Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ‘acil tedbirler’ almalı.
Sezonun bitmesine bir aydan daha kısa bir süre var.
Ve tek can kaybına dahi tahammülümüz yok gerçekten.
Her duyduğumuzda özellikle sosyal medyada vatandaşların tepkilerini görmek mümkün.
Devlet bu konuda gerekli tedbirleri almak zorunda.
Özellikle dışarıdan Samsun'a denize girmek için gelenler için bu çalışma şart.
Bu yıldan geçti, seneye hallederiz diyenler için söylüyorum.
Bakarız değil.
Hemen yapılmalı.
Ateş düştüğü yeri yakar.
Yetkililer yasal olarak belki sorumlu olmayabilir ama;
Vicdanlarda mahkum olurlar'..
Artık tedbir alın..
Samsunlular sosyal medyadan yaptıkları çağrıda Valilik ve Büyükşehir Belediyesi'nin boğulma olaylarına karşı tedbir almasını istiyor.