Ülkemizde yaşadığımız tüm sorunlar birbiriyle ilişkilidir.Ekonomik sorunları hukuktan, eğitim ve sağlıktaki olumsuzlukları demokrasiden ,hepsini insan hak ve özgürlükleri üzerindeki baskılardan ayrı düşünemeyiz.Bir yandan bu sorunlar yaşanırken diğer yandan elbette bu konular üzerine kafa yoran aydınları da var bu ülkenin…
Son dönemde basın -yayın kuruluşları ve ifade özgürlüğü üzerinde RTÜK, Basın İlan Kurumu, yargı vb yoluyla baskıların yoğunlaştığını biliyoruz.
Türkiye’nin dünyadaki tüm hukuk devleti ve yönetişim endekslerinde gerilemesi, hukuk ve idarialanlarda kurumsal/yapısal bir erozyon gerçekleştiği ve Türkiye’nin ivedilikle reforma tabi tutulmasıgerektiği düşüncesinden hareketle Özgürlük Araştırmaları Derneği’nin desteğiyle birlikte “Türkiye’de Yapısal Reformlar Projesini”başlatan aydınlar,Türkiye’de mevcut medya düzenindeki sorunlar ve olası çözümönerileri ile ilgili bir rapor hazırladı.
Bu raporda;
Bir kamusal faaliyet alanı olarak medyanın mülkiyet yapıları üzerinden denetlendiği ve özgürolmadığı; basın ve medyanın; devletin/siyasi iktidarın, sermayenin sultası altındakaldığıve kamunun sesini yansıtmaktan uzak olduğu,
Medyanın, güç odaklarıyla iç içe geçtiği,kendinden olmayana sağır kalan bir medya anlayışının hüküm sürdüğü vemedya çalışanlarının işlerini kaybetme veya haberkaynaklarına ulaşamama korkusu içinde olduğu,
İyi işleyen bir demokrasinin olmadığı, git gide otoriterleşen bir yönetim altında ifade
özgürlüğünden bahsedilemeyeceği için medyanın ve çalışanlarının özgür olması beklenemeyeceği belirtilmiştir.
Ortaya konan bu sorunların çözümü için de şu öneriler yapılmıştır:
Ana akım gazete ve televizyon sahipliğinde bir yasal düzenlemeyle bu sektöre girecek
sermayenin tek işinin medya yayıncılığı olması sağlanmalı,farklı alanlarda iş yapan grupların kamu ihalelerine katılmaları engellenmelidir.
Tam ve bütünlükçü bir Basın Kanunu oluşturulmalıdır. Bu kanunun hazırlanma sürecindegazeteciler, ilgili sivil toplum kuruluşları ve medya sahipleriyle birlikte hareket edilmelidir.
Gazeteci ve muhabirlerin yetiştiği İletişim Fakültelerinin eğitiminin içeriği incelenmeli vegeliştirilmelidir. Bu konuda Batı’daki çeşitli uygulamalar dikkate alınabilir.
Sendika sadece gazetecilerin özlük haklarını koruyan bir sistem olmaktan çıkarılmalı; mesleğiörgütleyen, olduğu gibi yapılandıran bir sistem haline gelmelidir.
Alternatif medya güçlendirilme; geliştirilmeli ve önü açılmalıdır
Mesleki ahlaka yönelik davranışlar sorgulanmalı
İfade ve basın özgürlüğünün garanti altına alınması için öncelikle demokrasininiyileştirilmesi ve buna paralel olarak bağımsız yargının da önünün açılması gerekmektedir.
Bilinmelidir ki; iş ,ekmek, hatta yaşamımızın güvencesi, ülkemizde bağımsız basın ve ifade özgürlüğü ile doğrudan ilişkilidir…