25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” dür.
1960 yılı 25 Kasım'ında, Dominik Cumhuriyeti'nde, üç kadın (Mirabel kızkardeşler ) diktatörlüğün askerleri tarafından, tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledilmiş, o tarih, BM tarafından "25 Kasım, kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele günü” ilan edilmiştir.
Kadın sorunu, egemenlik ilişkilerinin ortaya çıktığı sınıflı toplumlardan beri var. Ekonomik özgürlüğünü kaybeden kadın, diğer bütün özgürlüklerini ve ayrıcalıklarını da kaybetti : Ailede, toplumda devlette ve dinde…
Ne olduysa ondan sonra oldu…Kadına yönelik şiddet artarak devam etti…
Kadınlara yönelik şiddetin hem yaşanan toplumsal sorunlarla hem de
yanlış öğretilmiş değer yargılarıyla ilişkili olduğunu biliyoruz.
Ülkemizde her gün bir kadın öldürülüyor. Darp edilen ,taciz ve tecavüze uğrayan kadınlar sürekli çoğalıyor. Bu yüzden sokaklarda suçlu gibi korkarak dolaşıyorlar!...
Devlet, hukuk ve toplumun egemen bütün kurumları, saldırganları koruyor: Bütün saldırılar cezasız kalıyor!..
Olay bu kadarla bitmiyor. Şiddet denilince sadece fiziksel şiddeti anlamak yetersiz olur. Kızların yarısı okutulmuyor ve çalıştırılmıyorlar. Kadınların eğitim düzeyi yükseldikçe evlenme yaşı ve çocuk doğurma sayılarının düştüğü de biliniyor.
Kadınların eğitim, sosyal ve ekonomik yaşamın dışında tutulması ile yaşadıkları sorunlar, şiddetle doğrudan ilişkilidir.
Kadınların, eğitim ve iş olanaklarını arttıracak düzenlemeleri yapmak, onları sosyal ve ekonomik yönden destekleyen “pozitif ayrımcılık” önlemlerini uygulamak, cinsler arası eşitsizliğin giderilmesinin yanında ,kadınlara yönelik şiddet sorununa da gerçekçi çözümler üretmek gerekiyor.…
Kadınlar dünyayı özgürleştirir…
Ama, kölesi olan erkek özgür olamaz !..
25 Kasımla ilgili aydınlatıcı bu yazınız için yüreğinize sağlık.