“Sabahlarımızı renklere boyayacak;
İnsanlara ihtiyaç var şu dünyada. “
Oysa biz birer birer yitirmekteyiz onları
O “şarabı eşkiyaları…”
Ağustos toparlandı gitti işte.
Yaz bitti.
Deniz, kumsal, güneş de ardından…
Dağ, bayır, çimen, börtü böcek
Öksüz kaldı işte…
Bir tembelliği var üstümüzde bir de hüznün izleri…
Yağmurlar, bir bir dökülen yapraklar …
Eylül geldi ardından
Koşar ayak.
“Giden gün ömürdendir.” der ya o türkü.
Bitmeyecek gibi sandığımız.
Şimdi resimlerde kalan…
Telaşla ,yalanla, türlü düzenbazlıkla,
Hırsla
Ötekinin üstüne basarak
Çok küçük çıkarlar için,
İyice küçülmak…
Onursuz zavallılık…
Eylül gibi sararmış, dökülmüş insanlık..
Ya da her şeye rağmen
Alçalmamak da
Boyun eğmemek de var diyerek gidenler
Gelecek baharların hatırına…
“Ne çok şey öğretir hayat.
En çok da direnmeyi.
Kendi gücünü keşfetmenin,
En büyük mutluluk olduğunu…”
Ağustos geçip gitti işte.
Arkadaşlarımızla birlikte…
Eylül de gider ardından
Kim bilir…
Nede güzel yazmış yazan
Nede güzel görülüpte yazılmış