Ömrümün neredeyse tamamında, ev-okul , ev-iş (hatta şu an ev-okul-iş) arası mesafelerin birbirine bir hayli uzak olduğu yerlerde yaşadım.
O nedenle hatırı sayılır miktarda zamanımı toplu taşıma araçlarında geçirdim diyebilirim.
Hayat kalitesi ölçümlerinde, kaliteyi oldukça düşüren etmenlerden biri olan bu mesafeler, kitap denen o harika şeyle birleştiğinde benim için bir problem olmaktan çıkıp, tam tersi kendime zaman ayırabildiğim ve sadece fiziken değil zihnen de bir yolculuğa çıkabildiğim bir fırsata dönüşüyor.
Bu alışkanlık artık o kadar vazgeçilmez bir hale geldi ki, Samsun tramvayında okuduğum sayfa sayısı evde okuduğum sayfa sayısına yakındır diyebilirim. Sadece tramvayda okuyarak bitirdiğim kitaplar bile var.
Bunu bakınız ne kadar iyi bir iş yapıyorum diye övünmek için değil bizzat uygulayarak gerçekten faydasını gördüğüm bir etkinliği, daha önce denememiş dostlara tavsiye etmek için yazıyorum.
Zira bunu uygulayan kişi sayısının oldukça az olduğunu her gün görüyorum. Bu etkinliğe oldukça ilgi ya da saygı duyup, belki de başlamak için sadece bir teşviğe ihtiyaç duyanları da.
Ben kitap okurken bana meraklı gözlerle bakan, yan gözle okuduğum sayfaları inceleyen, yanıma gelip, okuduğum kitabın konusunu soran onlarca kişiyle karşılaştım.
Hatta bir keresinde bana "sen kitap okuyorsun" diyerek yerini vermeye çalışan bedeni ihtiyar kalbi çok genç bir amcayla tatlı bir diyalogumuz dahi olmuştu.
Peki neden bu muhteşem olay, Samsun gibi, Karadeniz'in tek kitap fuarına ev sahipliği yapan, bizzat Valisinin başlattığı bir okuma kampanyasına sahip olan bir şehirde il çapında büyük bir etkinliğe dönüşmüyor?
Nomofobik yani telefonsuzluk korkusunu bir fobi düzeyinde yaşayan bireyler haline geldiğimiz bu çağda uygulaması ne kadar zor görünse de gerekli teşviklerle bu sağlanabilir. Hatta e-okuyucu programları sayesinde telefonlar bile bu etkinliğe dahil edilebilir.
Bunu halihazırda gerçekleştiren bazı yerel yönetimler var.
Yapılacak tek şey şehrin ileri gelenlerinin ve gönüllülerin ellerinde kitaplarla bu etkinliği başlatmaları.
Kitap denen salgın bir kere bulaşınca sonu gelmez. "Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun" diye boşuna dememişler.
Bakarsınız bir gün kendine ait kitaplığı olan otobüsler, tramvaylar, minibüsler görürüz bu şehirde.
Siz de eğer denemediyseniz, tramvaya, otobüse, minibüse binerken alın yanınıza kitabınızı. 10-15 dakikalığına o büyülü dünyaya dalın.
Ben de kitabımla hemen hemen her gün tramvaydayım. Eğer denk gelirsek ve ben oturuyorsam ama siz ayaktaysanız yerimi size vereceğim söz!
Aydın Günler ŞehrimSamsun!