Atatürk, özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Gerçi, bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi. Askeri Lise’de öğrenmeye başladığı Fransızcayı sonraki yıllarında geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Dahası, yabancı dil bilgisi Fransızcayla sınırlı kalmadı. İngilizcesini de fazlasıyla ilerletti. Sportmen bir kişiliğe sahipti. Her gün ata binerdi. Yüzmeye giderdi ve bilardo oynardı. Müzik zevki çeşitlilik gösterirdi. Klasik Batı müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi. En sevdiği dans valsti. Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilavdı. Tatlıya ise, düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi. Kahvaltı yapmayı ise, hiç sevmezdi. Takım elbiselerinin tasarımını kendisi yapardı. Rugan ayakkabı giyerdi. Gömleklerinin hepsi beyazdı. Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmıştı. Buna rağmen, savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşırdı.
Türk askerlerinin düşman kuvvetlerini yenmesine öncülük eden Atatürk, Çanakkale Savaşı'nda kahraman oldu. Sonraki yıllarda, Türk Milletinin İstiklalinin büyük lideri oldu.
Osmanlı İmparatorluğu’nu modern ve laik bir devlete dönüştürmek için öncülük eden Atatürk, Batı fikirlerini ve reformlarını benimsedi. Kadın haklarının, eğitimin ve modern Türk dilinin oluşturulmasında önemli bir rol oynadı. Bir dünya turuna çıkıp Türk Dili ve Tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
“Atatürk” hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmıştı.
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Selçuk Kurtsatar, bana özel açıklamada bulundu:
"Tüm dünyanın takdirini kazanmış olmasından anladığımız üzere, Atatürk, kendini sadece askerlikle değil, her yönde geliştirmiş ve kısacık yaşamına çok büyük işler sığdırmış dünya tarihinin en saygın ve en büyük lideridir. Yazmış olduğu Nutuk'la, yaptığı her işin hesabını milletine vermiş tek liderdir."
Dünya tarihinin yaşanılmış bazı büyük olaylara göre dönemlere ayrıldığına ve bu bağlamda, Atatürk'ün de başarılarıyla, bir çağın başlangıcını yaptığına ve bunun emperyalizm karşısında elde edilmiş en büyük başarı olduğuna değinen Kurtsatar, o tarihten bu yana emperyalizme karşı böylesine bir başarı gösteren başka bir lider olmadığını vurgulamaktadır:
"Tarihçiler, dünya tarihindeki büyük başarıları yeniden incelerlerse, Atatürk'ün o zor şartlar altında kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti dünya tarihinde yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bu bağlamda, Atatürk'ün başarıları günbegün daha çok değer kazanmaktadır."
Bana özel açıklamada bulunan OMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serkan Şen, Atatürk'ün Osmanlı İmparatorluğu'nun son nesil kurmaylarından biri olduğuna değinmektedir. Prof. Dr. Serkan Şen'in vurguladığı üzere, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni yeniden ayağa kaldırırken millete dayanmanın ne denli önemli olduğunu fark etmiştir. Bu nedenle, kurmuş olduğu partinin ismi Cumhuriyet Halk Fırkası olmuştur.
Prof. Dr. Şen, bana yaptığı açıklamayı şu sözlerle tamamladı: "Halka dayalı yeni bir devleti yapılandırmak, Atatürk'ün bu devleti ilelebet payidar kılmanın ön şartı olarak gördüğü ilkelerdendir. Atatürk, bu anlamda halkın değerlerini hayata taşıyan, davranışlarında halkın benimseyişlerine önem veren bir yaklaşım içindeydi."