Şanı Yüce Allah katında niyet amelden önemlidir ve ameller niyete göre değerlendirilir. Hukuk devletinde ise eylemler niyete göre değil; yasaya göre belirlenir. Şanı Yüce Allah bir işin vicdanen mi cüzdanen (maddi menfaat karşılığı) mi olduğunu bilirken, mahkemeler yasal olup olmadığına bakar.
Yasa gereği seçim sandıkların nerelere kurulacağı belirlenmiştir. Yerlerinin değiştirilmesiyle ilgili yeni bir yasa çıkmadığı sürece savaş dışında seçim ertelenemez, sandıklarının yeri değiştirilemez. Seçim kurulları da Yüksek Seçim Kurulu (YSK) da mevcut yasaya göre taşımalı seçime karar veremez. YSK bu nedenle ilçe seçim kurularından gelen taşıma kararlarını reddetti. Aksi mümkün değildir.
Hakimiyetin PKK’ya teslimi
Kaldı ki böyle bir uygulama söz konusu yerleşim yerlerinde güvenlik gerekçesiyle yapılırsa, devletin orada seçimin güvenliğini sağlayamadığı hakim kararıyla belirlenmiş, devlet hakimiyeti PKK terör örgütüne devredilmiş olur ki kararı veren hakim suç işlemiştir.
Dört senede bir gün seçimin güvenliğini sağlayamayan devlet, oradaki vatandaşların gece gündüz can ve mal güvenliğini sağlayabilir mi? Can ve mal güvenliği olmayan insanların ‘Seçim güvenliği’ olsa ne olur, olmasa ne olur. Bu şartlarda kullanılan oy ‘milli İrade veya seçmenin iradesi’ olur mu?
Savaşta mıyız?
Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal terörle mücadeleyle ilgili olarak ‘Savaştayız’ derken suç işlemiştir. Savaş iki farklı devlet arasında yapılır. Kiminle savaştayız? Rusya hava sahamızı ihlal etti, uçaklarını 6 dakikaya uçaklarımıza kilitledi ve uluslararası angajman kurallarını mı uyguladık? Hayır, terörle mücadeleye savaş diyor. Stratejik bir görevdeki komutan, söylediği sözün nereye gittiğini bilmek zorundadır. Savaşın uluslararası boyutta tarafları olur. Terörle mücadeleyi uluslararası boyuta taşımak Türkiye’nin aklından bile geçiremeyeceği, PKK’nın üzerinde çalıştığı vahim bir durumdur. Komutanın niyeti ne olursa olsun gereği yapılmalıdır.
Bilgisizlik cezaya engel değil
DENİZLİ’de bir vatandaş camiye klima almak için 1200 L para yardımı yapıyor ve alınacak dört klima için imam, müezzin ve cemaatten iki kişi ile birlikte gece gündüz köy köy dolaşıyor; para topluyor. Sonuçta 13 bin lira toplanıyor, klimalar, yardım paraları ve harcamalar tutanak altına alınıyor. Ancak Yardım Toplama Kanunu’na muhalefetten 4258’er lira para cezasına çarptırılıyorlar. Niyete göre değil; yasaya göre hareket eden Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararını, Yargıtay, yasaları bilmemek mazeret sayılmaz- gerekçesiyle onaylıyor. Yasaları bilmeyerek ihlal etmek, o yasalarca cezalandırılmaya engel değildir.
Hukuk devletinde suç da ceza da yasalarla tanımlanmıştır. Yasayla suç olduğu tanımlanmayan bir eylemden dolayı kimse cezalandırılamayacağı gibi; yasayla tanımlanmayan bir cezayla da cezalandırılamaz.
Vatandaşa ve imama uygulanan cezalar hakim ve komutana uygulanmıyorsa, yasalar küçük sineklerin takılıp kaldığı; büyük sineklerin delip geçtiği örümcek ağlarına döner. Böyle devlet yasa devleti olur, ama hukuk devleti olamaz.