CHP, Samsun’un İlkadım ve Atakum ilçelerinde sandığı ortaya koydu; adayları CHP üyelerine oylattı. Ancak oylamada kazanan aday adayları henüz aday olamadı. Parti üyelerinin tercihinin üzerinde daha belirleyici ne olabilir? Parti Meclisi'nin onayı da gerekiyor. Kapı kapı dolaşıp seçim çalışması yapan üyeler değil de CHP Parti Meclisi (PM) mi doğru adayı belirleyecek? Alanlarda Parti Meclisi mi çalışacak?
Eğer PM karar verecekse, eğilim yoklaması neden yapıldı? Hiç olmazsa AK Parti gibi eğilim yoklamasını gizli yapın üyenin kimi seçtiği belli olmasın. PM’nin kararını üyenin eğilim yoklamasının sonucu gibi açıklamak bu yöntemden daha iyi olur.
‘Diktatörlük bir başlı, dejenere demokrasi bin başlı canavardır’ sözünde olduğu gibi sözde demokratik; gerçekte diktatörlük içeren yöntemlerle aday belirlenirse seçmen gereken dersi sandıkta verir. İlkadım ve Atakum’da AK Parti ve MHP ittifak yapıp tek adayla seçime girerken, CHP, İYİ Parti ve diğerleri ayrı ayrı seçime girecek. Tekrar tekrar hatırlatıyorum, ancak kimse ders çıkarmıyor.
BENDE KUYRUK SENDE EVLAT ACISI...
2019 Yerel Seçimleri’nde ömür boyu genel başkanlığını garanti eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in itirazına rağmen, Akşener’i yok sayarak yola çıktıklarıyla değil; yolda bulduklarıyla cumhurbaşkanı adayı olması ve seçimi kaybetmesi, İYİ Parti’ye de oylarının yarısını kaybettirdi. Yeni Genel Başkan Özgür Özel de Kılıçdaroğlu’nun açtığı yarayı tedavi etmek için gereğini yapmadı.
Anekdot: Yılanın her gün bir altın verdiği komşusunun oğlu altınların tamamını almak için yılanı öldürmek ister, yılanı bekler, gelince baltayı indirir ve yılanın kuyruğunu kasar. Yılan can acısıyla soktuğu komşunun oğlu zehirlenip ölür, yılan da kuyuya girer. Komşu kuyunun başında ölen oğlunu görür ve ağlamaya başlar. Yılan olanları anlatır.
Yılan kuyusuna girer, komşusu evine döner yasını tutar. Komşusu,’Olanları unutalım, yine eski güzel günlerimize dönelim.’ deyince yılan ‘Efendi bende bu kuyruk acısı, sende de bu evlat acısı olduğu müddetçe biz artık seninle dost olarak kalamayız’ der. Yılanla komşusunun bir araya gelememesi gibi artık CHP ile İYİ Parti de çok zor bir araya gelir.
1994 İstanbul Yerel Seçimleri’nde Refah Partisi'nin (RP) Adayı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 25,19’la başkan seçildi. Anavatan Partisi (ANAP) İlhan Kesici yüzde 22,14, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Ömer Zülfü Livaneli yüzde 20,3, Doğru Yol Partisi (DYP) Bedrettin Dalan yüzde 15,46 Demokratik Sol Parti (DSP) Necdet Özkan yüzde 12,38 oy aldı. Adaylardan hangisi çekilirse çekilsin, biri çekilse, Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı seçilemezdi. Ama ne İlhan Kesici ile Bedreddin Dalan ne de Zülfü Livaneli ile Necdet Özkan işbirliği yapabildi. İhtirasları memleketin geleceğini belirledi. Herkes seçime girdi ve sonucunda R.T.Erdoğan kazandı. Kendi çıkarları için birleşemeyenler, ulusal çıkarlar için da birleşemez.
Adaylar da seçmenler de Liberal Demokratlar da Sosyal demokratlar da Demokratik Solcular da birleşemedi. Şimdi genel başkanlar düzeyinde anlaşamayan partilerin seçmenleri mi sandıkta anlaşacak? Her koyun kendi bacağından asılır, ancak koktuğu zaman etrafındaki herkesi rahatsız eder.
Bir partiye düşmanlık yaparak o partinin seçmeninin oyu nasıl alınacak? CHP ve yandaş medyası, İYİ Parti aleyhine yürüttüğü kampanyalar sonucu İYİ Parti önemli oy kaybına uğrarken, şimdi İYİ Parti’nin desteğini nasıl alacak veya aksine İYİ Parti CHP’nin desteğini nasıl alacak?