Millet İttifakı ve 6’lı Masa’nın Cumhurbaşkanı Adayı, CHP Gen Bşk Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı bir etkinlikte halı üzerine serili seccade üstünde sağında İstanbul CHP eski İl Bşk Canan Kaftancıoğlu, solunda iki hanım olduğu halde fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan talimatın Pensilvanya’dan geldiğini belirtirken, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ veryansın etti.
Kılıçdaroğlu, kasıtlı olmayan; dikkatsizlik, tedbirsizlik; kaza sonucu seccade üstünde verilen pozdan dolayı özür diledi. Kılıçdaroğlu’nun böyle bir fotoğraf çektirmesi hayatın doğal akışına aykırı olduğu için özrü kabul edilmesi gerekirken devletin en üst perdesinden gösterilen tepkiler, kasıtlıdır.
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı provokasyon kadar yanlıştır. Fotoğrafla ilgili açıklamaları duymasam ‘fotomontaj’ der geçerdim. Ama fotomontaj değil; Kılıçdaroğlu seccadeyi fark etmemiş, sağında ve solundakiler de fark etmemiş, fotoğrafı çeken de paylaşan da fark etmemiş. Kaza değil; resmen zincirleme kaza. Tüm genel başkanları defalarca uyardım; ‘Büyük İskender’in vezirini kovduğu gibi sizler de danışmanlarınızı kovun’ dedim. Gelin, görün ki genel başkanlar aynı kişilerle çalışarak farklı sonuç bekliyorlar. Erdoğan değil; Kılıçdaroğlu’nu kendi adamları tuzağa düşürmüş.
Seccade üzerine basmanın bir önemi var mı? Kesinlikle yok, seccade üzerinde namaz kılınan temiz olduğu düşünülen bir bezdir. Kirlenirse yıkanır, temizlenir. Kutsal olan seccade değil; üzerinde kılınan namazdır. Peki her namaz kutsal mıdır? Hayır! Şanı Yüce Allah’ın namaz kılmayı emrettiği ayetlerden çok ‘Vay, o namaz kılanların haline..’ dediği ayetler var.
Şanı Yüce Allah’a ‘Emirlerini yerine getirdim, yasaklarından kaçındım, bir sonraki namaza kadar da emirlerinizi yerine getirip, yasaklarınızdan kaçınacağım’ demektir namaz. Bu taahhütleri unutmamak için günün farklı zamanlarında namaz kılınır. Şanı Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen, yasaklarından kaçınmayan birinin günde beş defa bunları yaptığını söylemesi yalandır,yalan ibadet olabilir mi?
Görmek için parmağa değil; parmağın gösterdiği yere bakmak gerekir. Şanı Yüce Allah, ‘sarhoşken, çok uykuluyken namaz kılmayın’ diyor. Ne zamana kadar kılmayın? Ne dediğinizi bilene kadar kılmayın! Namazın namaz olabilmesi için kılan ne dediğini bilecek ve dediklerini yerine getirecek.
Şanı Yüce Allah dini istismar eden; özde değil sözde namaz kılarak Şanı Yüce Allah’ı kandırdığını zannedenlere için ‘Vay o namaz kılanların haline..!’ diyor.
Seccade kutsal olmadığı gibi; amacına uygun kılınmayan namaz da kutsal değildir. Milletimize hatta dinimize hakaret içeren Arapça bir gazeteyi, ‘Kuran harfleriyle yazılmış’ diyerek öpüp başına koyan bir toplumda gerçek kutsallar göz ardı edilirken, kutsal olmayanlar kutsal sayılır. Gerçeklerin dizi, dizilerin gerçek gibi görüldüğü ve algılandığı toplum da göz ardı edilemez. Siyasiler de istismara açık kapı bırakmamalıdır.
YÜZ YÜZE ÖĞRETİME GEÇİLMESİ
Hem online hem de yüz yüze; hibrit öğretime geçilmesi, öğrencilerin üniversitelirine ve yurtlarına geri dönmesi; yanlıştan dönülmesi erdemdir. Uzaktan öğretim, yüz yüze öğretimin yerini tutsa dünyanın her tarafında üniversiteler yapılır mıydı? Online öğretim sadece deprem bölgesi dışındaki öğrencileri değil; aynı zamanda deprem bölgesindeki yüksek öğretim öğrencilerini de mağdur etti. Kaldı ki boşaltılan yurtların çok az bir kısmına depremzedeler yerleştirildi.
Samsun’da on binlerce öğrenci yurtlarından olurken, toplam birkaç yüz depremzede Samsun’a geldi. Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi. Depremzede öğrencilerin rehabilitasyonu için de üniversite ve yurtların açık olması gerekirken kapatılması faydadan çok zarara neden oldu. Depremzedeler ailelerimizin yanına zorunlu yerleştirilseydi, üniversite ve yurtların kapatılmasından çok daha yararlı olacaktı. Gelişmiş ülkeler dünya savaşlarından sonra ilk önce çadır tiyatroları ve okulları açtılar. Yakılıp, yıkılmalarına rağmen, yeniden gelişmiş ülke olmalarının sebebi budur.