Bayram krizi
Milli bayramlar, Türk milletinin tarihte gerçekleştirdiği başarılardan ilham alarak yenilerini gerçekleştirebilecek inanç ve güveni oluşturmak için kutlanır. Yanlışlardan ders çıkarmak, doğrulardan da ilham almak için cumhuriyetin ilk yıllarında Türk Tarih Kurumu kurulmuştur. Hep ileri bakacağız, ancak dikiz aynasından da arkada olan biteni bileceğiz.
Türkiye’de kutlanan milli bayramlar kutlanma amacına yeterince hizmet etmemiştir. Milli birlik ve beraberliğe yeterince katkı sağlamadığı da, angarya olarak görüldüğü de söylenebilir. Bayramların amacına hizmet etmediğini söylemek ayrı şeydir; kutlamaları kaldırmak, ayrı şeydir.
Ağıran dişin tedavi edilmesi veya çekilmesi gerekebilir. Ancak dişi ağıranın ağrılarından kurtulması için başı kesilmez. Başta 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı olmak üzere, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın kutlamalarının değiştirilmesi gündemde.
En kötü demokrasi en iyi diktatörlükten, en kötü yasa bile yasasızlıktan iyidir; yenisi getirilene kadar eski yasaya uymak gerekir. 30 Ağustos Zafer Bayramı, kaldırılacağı tartışmaları arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün evsahipliğinde sönük de olsa kutlandı.
Ancak Anadolu topraklarındaki Yunan işgalini sonlandıran zaferin bayram olarak kutlanmasına Yunanistan’ın karşı çıktığı da açık ve seçik bir gerçektir. Komşuların (düşman) isteklerine göre değil; Türk milletinin çıkarlarına göre bayramların düzenlenmesi herkesin görevidir. Kutlamaların kaldırılması,yasaklanması sözkonusu olamaz, Hükümet sözcüleri de böyle bir şeyin akıllarından geçmediğini, amacına uygun düzenlemelerin yapılacağını söylüyor.
Sorun şurada:
Bayramların bugünkü kutlanış şeklini eleştirenler veya onlara hak verenler bundan sonra nasıl kutlanacağını da belirtmeliydiler. ‘Eskisi gibi olmayacak’ ifadesi ‘kaldırılacak’ da olmak üzere birçok anlam içerir. Bayram krize dönüşmeden ilgililer hangi bayramda hangi kurumların ne yapacağını veya yapmayacağını şimdiden açıklamalıdır. Sorunun çözümünde rol almayanlar, sorunun parçası olur. Niyet okumak iddiasında bulunmak da yanlıştır, perşembenin gelişini çarşambadan görmemekte