Kutsal değerler uğruna savaşanlar yeniden doğar ölümlerde, bir ölür bin dirilirler. Kan dökmeyi planlayanlar kim olursa olsunlar şunu kesinlikle bilmelidir ki darbe girişimindeki gibi döktükleri kanda boğulacaklardır.
İYİ Parti Gen Bşk Meral Akşener, inanılmaz ama gerçek; TBMM’deki grup toplantısında kürsüye elindeki 6 mermiyle çıktı. Mermiyle susturulamayacaklarını söyledi. Kıyamet alameti gibi açıklamalar yaptı.
Zorunlu din dersinden daha önemlidir zorunlu ‘dün’ dersi; aklınızı başınıza toplayın demeyeceğim, çünkü başında akıl olan Türk milletine zorla bir şey dayatamaz. Türk milleti, defalarca kandırılabilir, ancak zorla bir şey yapmaz. İstiklal savaşına gitmeye gerek yok; 15 Temmuz 2016’daki Darbe Girişimi’nde savaş silahlarına karşı silahsız nasıl müdahale ettiğini genç, yaşlı hepimiz hatırlıyoruz.
Elbet de kurtuluş savaşında gösterilen kahramanlığın bir benzeri; uçaklar gerçek, silahlar gerçek, helikopterler gerçek, göğsünü kurşunlara siper edenler gerçek, kaybedilen canlar gerçek, hayatını kaybedenlerin ulaştıkları mertebe gerçek. Kahramanlar aramızdaki sıradan kişiler.
Dünyanın sayılı güçleri arasındaki ordunun bir kısmının kalkışması sırasında milletin can ve mal güvenliğinden sorumlu devleti yönetenler halktan yardım istedi. Halk kalkışmaya katılmayan askerlerle birlikte kalkışmayı nasıl bastırdıysa bugün de kendisine zor kullananlara karşı aynı direnci gösterecektir.
Diyeceksiniz ki bu kadar güçlüydü de PKK’yı neden hala bitiremedi. PKK bizzat Akşener’in de İçişleri Bakanlığı yaptığı yıllarda Özel Harekat polisleriyle bitirildi, sıfırlandı. Hatta ‘artık özel harekata gerek yok’ denilerek Özel Harekat polislerinin silahları devlet tarafından ellerinden alındı Samsun’da Atakum’da, Ankara’da Gölbaşı’nda pasifleştirildi. Kimi koyun, kimi köpek yetiştirmekle görevlendirildi.
PKK ‘Çözüm sürecinde’ yeniden canlandırıldı, devlet silah bırakırken, PKK ağır; sofistike silahlarla dolatıldı. Öğrenciler sınıf sınıf, okul okul dağa gönderildi. Şimdi Diyarbakır’da nöbet tutan anneler o zaman bu nöbeti tutsalardı, çocuklarının akıbetini sorabilselerdi bugün nöbet tutmalarına gerek kalmaz onlar evlatlarıyla birlikte olurken evlatları da askerler de polisler de hayatta olurdu.
Yöneticiler halka doğru hedefi gösterirse halk kendini de devleti de kurtarır, her türlü terörü yok edebilir.
YA İYİ PARTİ’YE ATEŞ ETSEYDİLER!
1980’lerde cezaevinde derse gidiyorum, en az bir cinayet işleyenlerin kaldığı ‘ağır suç’ koğuşunda hükümlülerin suçunu soruyorum. Hükümlü ‘Çarşamba’da parkta havaya ateş ettim’ diyor. Peki, havaya ateş ettiğin için bu cezayı aldın, ateş ettin de ne oldu? ‘3 kişi öldü, 3 kişi yaralandı’ diyor. Başka birine soruyorum ‘Subaşı’nda korkutmak için yere ateş ettim, 3 kişi öldü, iki kişi yaralandı’ diyor. ‘İyi ki havaya veya yere ateş etmişsiniz ya hedefe ateş etseydiniz’ dedim. Adliyede bilirkişilik (uluslararası adli yardım uzmanlığı yaptığımı bildikleri için, ders anlattırmıyorlar, affı soruyorlardı. Ben de muhalefette, iktidarda, alt komisyonda, üst komisyonda ha bugün ha yarın diyor hepsinin duymak istediklerini söylüyor, geleceğim günü iple çekiyor, başka koğuşlara gelip onların koğuşlarına gelmediğim günler için sitem ediyorlardı.
Bu konuyu niye mi anlattım? İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığına isabet eden kurşunlar için anlattım. İçişleri Bakanlığı’nın resmi bekçisi değil; mal sahibinin tuttuğu inşaat bekçisi, sabahleyin hırsızlık girişimi olduğu için havaya ateş ettiğini söylüyor. Tesadüfe bakın ki kurşunlardan ikisi İYİ Parti’nin iki farklı katına isabet ediyor. Silah kullanma yetkisi var mı yok mu belli değil. Taşıma yetkisi başka kullanma yetkisi ve şartları bambaşka şeydir. Her ruhsatlı silahı olan her yerde o silahı ateşleyemez.
İYİ Parti’ye isabet eden kurşunların kaynağı araştırılmasa ne bekçi ne de hırsız hatta ne de hırsızlık vakası var. Hırsızlık şikayeti de hırsıza ateş edildiği de kayıtlarda yok. Ne ateş eden bildirmiş ne de polis böyle bir olayı kayda geçirip, akıbetini araştırmış. Partililerin şikayeti üzerine olay ortaya çıkmış. Ağır suç koğuşundakine benzer bir olay değil de nedir?