Atatürk; ‘Emekli Devletin Aynadaki Kendi Görüntüsüdür’ diyor. Aynadaki görüntü o ülkenin dünyadaki yerini, değerini, medeniyet seviyesini, refah düzeyini gösterir. Nasıl bir ülke olduğu emeklinin halinden belli olur. Ömrünü bu devlet için tüketenlerin durumu devletin de durumunu gösterir. Emeklisi sürünen bir devletin ayakta olduğundan söz etmek mümkün değildir. Emekli veya çalışanı ‘vurguncu’ ev sahiplerine mahküm edenler er veya geç bu yanlışlıklarının hesabını öder.
Hükümet her maaş belirlemesinde en düşük aylık alanların maaşını artırdıklarını söyleyerek söze başlıyor. Bu memleketin çalışanı ve emeklisi en düşük aylık alanlar mıdır? Hiç çalışmadan, pirim ödemeden, çıkan aflar sayesinde bir dilekçe ile emekli olanlarla yıllarca zor şartlarda okuyup, yıllarca çalışanı bir tutmak hem adaletsizlik hem de haksızlıktır. Kurt kuzuya şah olsa bu kadar adaletsiz davranmaz.
Hükümet vergiyi herkesten aldığı gibi ücreti de yandaş dışındaki çalışan, çalışmayan herkese eşit vermeye çalışıyor. Bilenle bilmeyen, çalışanla çalışmayan bir tutulursa bu çalışanın, bilenin hakkını yemektir. Çok çalışanın çok kazandığı, çok kazananın çok vergi ödediği bir düzen yerine herkesin vergi ödediği, herkesin aynı kazandığı bir düzende huzur, refah ve barıştan söz edilemez.
KİRA SORUNU ÇÖZÜLEMEDİ
Milyonlarca ev sahibi ve kiracı mahkemelik oldu; devlet sadece seyrediyor. Yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ‘Kiralara getirilen yüzde 25 artış sınırı düzenlemesi uzatılacak, çalışıyoruz 1 Temmuz'a yetişmezse geriye doğru işletilecek’ açıklamasını yaptı. Bir düzenleme bile yapılamıyor.
Yaklaşık her 5 konuttan biri boş tutuluyor, kiraya verilmiyor. Kiraya verilmeyen evlere yüksek vergi düzenlense herkes evini kiraya vermek zorunda kalır 1/5 oranında sorun kendiliğinden çözülür. Dairelerin konumu, yaşı, büyüklüğü vs. göz önüne alınarak bir kira bedeli belirlenmeli ve uymayanlara ağır yatırımlar getirilmeli.
Daha önce iki tarafından anlaştığı kiralara ev sahipleri zaman zaman yüzde 500 zam yapıyor. Rus’u, Ukraynalısı, Arap’ı Asyalısı, Avrupalısı, Afrikalısı Türkiye doldu.
Dolar ve Euro ile maaş alanları Türk vatandaşlarıyla yarıştırıyor hükümet. Ak Parti geldiğinde bir dolar 1 lira 25 kuruştu, doları 25 liraya vatandaşlar mı çıkardaki dolar artışından kirası artıyor. Türk kendi vatanında hizmetçi konumuna düştü. 25 kat daha fazla para alanların hizmetçisi durumuna düştü.
Başka ülkelerin emeklilerini kendi ülkemizin sahillerinde, dağlarında eğlence mekanlarında görürken, bizim emeklilerimiz, pazardan bir şey alabilmek için akşamı bekliyor. Muhalefet uyusa da bu siyaset kavgası değil kutsal ekmek kavgasıdır. Sürdürülebilir açlık itaat ettirir ki bugüne kadar ettirdi. Ancak artık sürdürülemez açlık dönemi başladı ki sürdürülemez açlık isyan ettirir.
Emekli ne sadaka ne de yardım emeğinin hakkını istiyor. İnsanca yaşamak çalıştığımız yılların karşılığıdır. Hakkımızı istiyoruz. Komünist ülkelerdeki gibi fakirlikte değil; refahta eşitlik istiyoruz.