Esad karşıtlarına verilen desteğin binde biri Erdoğan karşıtlarına verilse ve de Başbakan Erdoğan karşıtları bu desteği kabul etse Erdoğan Esat’dan önce düşer. Erdoğan düşmeli mi? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye göre hayır. Bahçeli; Erdoğan’ın sandıkla gönderilmesi gerektiğine inanıyor. Sağlık dahil, sandık dışı yöntemlerin hiçbirini uygun bulmuyor.
Bana göre; küçük kumaştan büyük elbise çıkmaz. Büyük kumaşın küçük parçasından da büyük elbise çıkmaz. Kumaş değişmeden büyük elbise hayal. Başbakan Erdoğan seçimle değişmez. Sayın Erdoğan seçimle işbaşına gelebilecekler içinde en iyisi.
Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’deki krize rağmen Kuzey Afrika gezisini ertelemedi. Gezi Parkı eylemlerini, Afrika gezisinin iptali için yeterli görmedi, sorunları ve sorumlulukları Yardımcısı ve vekili Bülent Arınç’a bırakarak gitti. İki mesaj verdi. Korkmuyorum. Yardımcımın bile halledebileceği işlerdir bunlar.
Aslında durum öyle değil; gece mezarlıktan geçerken korkan kişinin yüksek sesle türkü söyleyip, ıslık çalarak kendini rahatlatmasına benzer Başbakanın tavrı. Başbakan Erdoğan’ın gözü taksimde, kulağı Kızılay’dadır. Eylemler hükümeti temelden sarsacak büyüklüktedir.
Siyasiler muhalefet görevlerini yerine getiremediği için, hükümetin baskı ve yolsuzluklarına karşı sivil direniş oluştu. AKP dahil tüm siyasi partileri içeren ortak bir sivil direniş. Birçok sınavda yolsuzluk yapıldı sineye çekildi, vatandaş aç kaldı, işsiz kaldı sineye çekildi. Gerçekler dizi, diziler gerçek gibi izlendi. Çoğunluğu tamamen milli, gücünü imanından ve vicdanından alan bir hareket. Değil dış desteği; iç siyasi desteği de kabul etmeyen bir hareket. CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu’ suyu bulanık görünce oltayı alıp koştu, Kadıköy’de miting düzenledi. Ancak alana getirilen pankartları taşıyacak kadar taraftar bulunamayınca, miting yeri Taksime yakın bir yere alındı. Yani ambulans için açılan yoldan taksinin gitmesi gibi. Yukarıda da yazdığım gibi; Bahçeli eylemlerin hükümeti zora sokmasından endişeli. Parti olarak destek vermiyor. Ancak Ülkücüler olaylara seyirci kalmıyor.
Marjinal sol gruplar kitlelerin gücünden yararlanarak çevre adına çevreye zarar veriyor. Belki yarın başka gruplar da katılacak ve başka zararlar verecek. Ancak hareketin kitlesel kısmı bunları reddediyor.
Polisin bu marjinallere değil de tamamen çevreci düşünceyle veya kendine çizilen dar sınırları genişletmek amacıyla meydanlarda toplananlara şiddet uygulaması alanları doldurup taşırmaya yetmiştir.
Polis kasklarındaki numaraları sildiren yetkili kimse, bakan sa bakan, İzmir’de çivili sopalarla halka saldıran, deniz kenarında kızları coplayan ve saçlarını çeken polisler başta olmak üzere, İstanbul’da TOMA’nın önünde dikilen şık ve zarif bayanı daha sonra yalnız yakalayıp, yerde tekmeleyen, kafasına postalla basan polisler derhal yargılanıp en ağır cezaya çarptırılmalıdır.
Başbakan’ın başını ne muhalefet ne de eylemciler istiyor ‘kendi adamları’ istiyor. Türk polisine de, Türk’e de Müslüman’a da yakışmayan, vicdanları sızlatan bu çirkin görüntülerle insafı, insanlığı yok eden Türkiye’yi dünyaya da rezil eden polislerin cezalandırılması her şeyden önce Başbakan Erdoğan’ın elini güçlendirecektir... Türkiye’de hükümeti düşürmek isteyen ne siyasi ne de sokak muhalefeti var.
Siyasi muhalefet söz konusu sivil direnişi yönetebilecek beceride olsaydı, AKP girdiği tüm seçimleri ve referandumları alamazdı. Bu eylemler ne dış kaynaklıdır ne de siyasi muhalefet kaynaklı. Krizi bilerek veya bilmeyerek hükümet yaratmıştır. Evde kaybedilen, aydınlık diye sokakta aranırsa bulunamaz…Başbakanı daha fazla yanıltmamalı danışmanları, kaybedileni kaybettikleri yerde aramalıdırlar.