İnsanların farklılığı her zaman zenginlik olmuyor. Herkesin farklı düşünmesi düşünce zenginliğinin yanında düşünce fakirliğine de neden olabiliyor. Farklılığa tahammül yok. Farklılığımız fakirliğimiz oldu.
Basın susarsa
Basın susarsa herkes susar, konuşan diller lal, gören gözler kör, aydınlıklar karanlık olur. Ahmet Hakan’a yapılan saldırıyı esefle kınıyorum.
FB, 'Biji’ Apo' mu bağırmalıydı?
‘Biji Apo’ kötü tezahürat görülmezken, FB’lilerin, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganı kötü tezahürat olarak değerlendirildi. Yasayla suç olduğu tanımlanmayan bir eylemden dolayı kimse cezalandırılamazken FB cezalandırıldı. Bu ceza, birçok hukuksuz cezadan daha hukuksuzdur.
(Türkiye ve Avrupa’da ceza yasasının ilk iki maddesine göre; ceza da suç da yasayla tanımlanmalıdır.) Yasasız suç da ceza da olmaz.
Bu slogandan dolayı FB’ye verilen bir maç seyirsiz oynama cezası derhal kaldırılmalıdır. Ceza geri alınana kadar değil; cezayı veren TFF görevden alınana kadar mücadele sürmelidir.
Takım önemli değil; haksızlığı kimin kime yaptığına bakmasızın reddediyoruz. Hakkı savunuyoruz, kimin, kimin hakkını yediğine bakmaksızın.
Farklı insan; farklı algı
İnsanlar, bilgiye ya okuyarak ya da dinleyerek veya izleyerek ulaşır. Biz ne okuyoruz ne de dinliyoruz. Okumayı da dinlemeyi de sevmiyoruz. Seyretme veya izlemeyi seviyoruz.
Dört farklı insan grubu:
1- Bir şey bilmeyen, ama bilmediğini de bilmeyen, bildiğini zanneden
2- Bir şey bilmeyen, ama bilmediğini bilen
3- Bir şey bilen, ama bildiğini bilmeyen
4- Bilen ve bildiğini bilenler
1. Grup, hem bilmez hem de öğretilemez. Bilmediğini bilmediği için, bildiğini zannederek öğrenmeye direnir. Anlamakla yanlış anlamayı aynı görür. Eksiklerini görmez; yapamayacağı birçok değişik işleri, mesleğin ustalarından daha iyi yapabileceklerine inanırlar ki bu insanlar, toplumların en tehlikelileridir.
Arka kapağındaki özeti okuyarak edindikleri bilgiyle kitabın yazarına ders vermeye çalışırlar. Mevlana böyleleriyle tartışılmaması gerektiğini şöyle ifade ediyor: "Cahille tartışmayın, uzaktan bakan, hanginizin cahil olduğunu anlamayabilir."Hadis: “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”
2. Grup insanlar, bilmediğini bildikleri için, öğrenmeye hazırdırlar. Bu grup öğretilir. Çünkü bilgiye ihtiyaç duyarlar.
3. Grup uykudadır, uyandırılması veya uyarılması gerekir. Bilgi ve becerilerinin farkında değillerdir.
4. Grup lider olabilecek insanlardır. Cehaletin cesaretiyle değil; bilginin gücüyle hareket ederler, fırsatlardan yararlanabilecekleri gibi, öngörüyle tehditlere karşı da önlem de alabilirler.
Obez okur; her okuduğuna inanan, hiç okumayandan daha tehlikelidir.
Aç insan öncelikle karnını doyurmak için yer. Ancak yemek yemenin karın doyurmaktan öteye amaçları da var; vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almak gibi.
Genleri değiştirilmiş, hormonlu veya sağlığa zararlı gıdalarla beslenme; yetersiz beslenmeden daha çok sağlığı tehdit ediyor. Aynı şekilde hangi amaçla kim tarafından yazıldığı veya yazdırıldığı bilinmeyen yazıları okuyarak bilgilendiğini zanneden hiç okumayandan daha tehlikeli oluyor. Doğru bildikleri yanlış, yanlış bildikleri doğru olabiliyor. Bildiğini düşündüğü için arayış içinde de olmuyor ve doğrusunu öğrenemiyor. Anlamakla yanlış anlamanın aynı olmadığı gibi yanlış okumanın zararı var. Boş arsaya ev yapmaktan daha zoru, arsadaki eski evin yıkılmasına karar verebilmek ve yenisini yapabilmektir. Yanlış bileni öğretmekten çok daha kolaydır, hiç bilmeyeni öğretmek.
İnsanlar okurken, önce yazıya bakmalı yazı mı diye, sonra yazana bakmalı adam mı diye, aynı şekilde dinlerken de söze de ve konuşana da bakmalı. Türkiye de fazla okuyan olmadığı için böyle sorunlarla az karşılaşılsa da çok izleyen veya seyreden bir toplum olduğumuz için, seçici izleyiciliğe de dikkat edilmeli. Türkiye’de gerçekler film, filmler de gerçek gibi izleniyor. Dolayısıyla ciddi bir bilgi kirliliği söz konusu oluyor.
Yanlış çok kez tekrarlanarak doğru etkisi yapıyor. Yanlışın yıkıcı etkisinin doğrunun yapıcı etkisinden çok daha fazla olduğunu hesaba katan toplum mühendisleri izleyiciyi bilgi kirliliğine (dezenformasyon) bombardımanına tutuyor. Karanlıktan birdenbire aydınlığa çıkanın uzun bir süre görememesi gibi, gerçekler görülemiyor. Aynı şey farklı, uzaklar yakın, hainler kahraman hatta düşmanlar dost görünebiliyor.
Televizyona hükmedemeyen izleyici veya seyirciye TV hükmediyor. Böylece Obez okurların yanında, obez izleyici ve seyirciler oluşuyor. Okuyan okumayandan, izleyen izlemeyenden daha tehlikeli olabiliyor.