Fenerbahçe futbol kafilesine Trabzon – Sürmene’de ateş edilmesi, sıradan bir spor fanatiğinin saldırısı değil; terör saldırısıdır. Bir saldırının terör saldırısı olması için, bilinen terör örgütleri tarafından yapılması gerekmez. Daha tehlikelisi bilinmeyen biri veya birileri tarafından gerçekleştirilmesidir. Bilinmeyene karşı tedbir almak bilinene karşı tedbir almaktan daha zordur. Burada da böyle olmuş emniyet tedbirsiz yakalanmıştır.
En basit tarifiyle terör; belli bir hedef gözetilerek, toplumda korku ve endişeye sebebiyet verecek şekilde ölümle sonuçlanması planlanan, kişi veya grupların silah veya başka araçlar kullanarak gerçekleştirdikleri eylemdir. Bu tanıma göre; Fenerbahçe’ye yapılan silahlı saldırının eksiği yok fazlası var; tam bir terör saldırısıdır.
Polis değil; Allah (cc) korudu
Fenerbahçe Futbol Kulübü Yöneticileri ve futbolcularının bulunduğu otobüse 100-110 km hızla giderken, sürücü hedef gözetilerek, çok saçmalı (isabet ihtimali yüksek) bir silahla ateş ediliyor, sürücü şakağından isabet alıyor, büyük bir şans eseri bilincini kaybetmiyor ve otobüsü güvenli bir şekilde durdurabiliyor. Böyle bir durumda, otobüsün durdurulma ihtimalinden daha yüksek ihtimaldir, otobüsün kontrolden çıkarak şarampole yuvarlanması ve birçok kişinin hayatını kaybetmesi. Saldırgan veya saldırganların amacının da bu olduğu; eylemde kullanılan silah ve eylemin şeklinden açıkça görülüyor. Alınan önlemlere bakıldığında kafileyi emniyet değil; Şanı Yüce Allah korumuştur.
Olay Avrupa’da olsaydı vali ve emniyet müdürü hemen istifa eder veya görevinden alınırdı. Japonya’da olsaydı görevden almaya gerek kalmazdı, çünkü intihar ederlerdi. Vali olay yerinde bile saldırının taşla yapıldığını söyleyecek kadar, olaya yabancı. Vali daha sonra sürücünün ‘yüzünde metal var’ açıklaması yapıyor. Sanki araç kaza yaptı da her hangi bir metal yüzüne girdi. Silahlı saldırıya uğrayan birinin yüzünde mermi atılmışsa mermi, saçma atılmışsa saçma olur, başka ne metali olur?
Otobüs polise eskortluk yapıyor
Her zamanki gibi; yine ihmaller zinciri orada da var. Dünyada eskortlar önde gider, Türkiye’de polis araçları, spor kafilelerinin arkasından gider. Sanki otobüs polislere eskortluk yapıyormuş gibi; otobüs önde, polisler arkada gidiyor. Ne önlemede ne de saldırı sonrası yakalamada bir rol oynamıyor polisler. Kavşak ve viyadüklerde, yerleşim merkezlerinde en azından caydırıcılık açısından polis bulundurulması gerekirken bulundurulmamış. Saldırgan veya saldırganlar rahatlıkla otobüsün gelişini beklemiş, eylemi gerçekleştirmiş, olay yerinden uzaklaşmış. Hiçbir fanatik böyle bir saldırıda kullandığı tüfeği olay yerinde bırakmaz. Nasıl olsa kendisine ulaşılamaycağını düşünerek yanında götürür. Ancak bu olayda tüfek feda edilmiş, büyük ihtimalle de iz bırakılmadan. Bu açılardan bakıldığında basit bir saldırı hiç değil; organize bir terör saldırısıdır.
Spor medyası kötü sınav verdi
Spor medyası da saldırı sonucu yaptığı yayınlarda iyi sınav veremedi; adeta saldırının yapamadığı zararı medya yoluyla yaparcasına tahrik edici programlar yapıldı. Olayın taraftarlarla ve taraftarlıkla ilgisi yoktur. Alınan güvenlik önlemleri yetersiz değil; güvenlik önlemi hiç alınmamış, alınmış gibi davranılmıştır. Emniyetin de emniyetsiz olduğu görülmüştür. Saldırıyı önemsemek doğrudur, ancak saldırının amacına hizmet etmek saldırı kadar yanlıştır. Saldırıya Trabzon’u ve Trabzonspor’u alet etmek; İslam adına terör eylemi yaptığını iddia edenleri İslam’la birlikte anmak kadar yersiz ve yanlıştır.