Dağlıca ve Aktütün karakolları en çok şehit verilen yerler. Son saldırının sonuçları bile hala alınamadı. Daha önce de 8 askerin kaçırılması bir gün sonra netleşmişti. Aktütün Karakolu'na belirli aralıklarla 5. defa saldırıldı. 2008’deki son saldırıda 17 olmak üzere toplamda 40'tan fazla asker şehit düştü. Aktütün’den sonra Dağlıca saldırısında şehit düşen askerlerin sayısı 28 olarak verilse de saldırılının görüntüleri PKK tarafından yayınlanınca felaketin çok daha büyük olduğu görüldü. PKK Türkiye’de saldırıyor; TSK, PKK için Suriye’de savaşıyor. Hükümet taşımalı seçimle sandık güvenliğinin sağlanacağını söylüyor, PKK ise bu eylemlerle mümkün olmadığını gösteriyor. Neler unutulmadı ki bunlarda unutulacak.
ABD Dışişleri Bakanı C.Rice o yılları anlatıyor.
Halk Gazetesi 05.08. 2008
ABD’nin ilk Afrika kökenli kadın dışişleri bakanı olan Condoleezza Rice Washington’daki yıllarını anlattığı kitabında Türkiye’ye de geniş yer ayırdı.
Aktütün sonrası savaş çıkabilirdi (2008)
Rice, kitabında şunları yazıyor:
Irak’ta şartlar az da olsa düzeldi ama bu kez de sınırda Kürtler ve Türkler arasında yeni bir fırtına koptu. 17 askerin ölümü sonrası Türk meclisinden sınır ötesi operasyon tezkeresi geçmişti. Büyük ihtimalle KDP’nin (Mesut Barzani’nin iktidar partisi) silahlı kanadı bu tür bir saldırıya karşı koymak isteyeceğinden küçük çapta bir savaş olasılığı bile vardı. Bu son PKK saldırısı sonrası Türkiye’nin ‘kontrol altına alınıp alınamayacağından’ emin değildim. Başbakan Recep Erdoğan’ı arayarak operasyonu ertelemesini istedim ve ABD’nin müttefik Kürtlere baskı yaparak militanlara karşı harekete geçirmeye çalışacağına dair söz verdim. Bence Türkler haklıydı. Basına bu konuşmayı aktardım ama Türklerin haklı olduğu bölümü atlayarak... Ankara’yı yatıştırmak gerektiğine inanıyordum ama Erdoğan’a K. Irak işgali için neden vermek istemiyordum.
Ankara’da halkın kızgınlığını gördüm
Ankara’ya indiğimde halkın kızgınlığı açıktı. Milliyetçi pankartlar her yerdeydi. Genç Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile basın toplantısında ABD’nin tüm gücüyle PKK’yı çökertme girişimlerini destekleyeceğini ve PKK’nın ortak düşman olduğunu açıkladım. Erdoğan ve Gül ile görüşmelerimizde Türklerin şiddet istemediğini ama kamuoyu tepkisiyle buna zorlandıklarını gördüm. Onlar söylemese de Türk ordusunun çatışmayı istediğini anladım.
Devlet terör karşıtlarını
Devlet terörü engelleyeceği yerde, terör karşıtlarının gösterilerini engelliyor. AKP’ye oy verenler başta olmak üzere tüm vatandaşlar teröre karşı ortak tepki göstermedikçe terör artarak devam edecektir. Terör iktidar-muhalefet meselesi değil, tüm milletin meselesidir; iktidar terörle etkin mücadeleye zorlanmalıdır, Bu tepkiler C. Rice’ın da söylediği gibi iktidarın elini güçlendirecektir. ABD’nin de politikalarını Türkiye’nin lehine değiştirmesini sağlayacaktır. İspanya’da ETA’yı silah bıraktıran milyonların katıldığı gösteriler gibi gösteriler yapılmadığı sürece etnik; bölücü terör bitmeyecek, anaların gözyaşı dinmeyecektir.
Rice’ın da söylediği gibi; toplumun etkin talebi karşısında T.C. Hükümeti de, ABD de gerekeni yapacaktır. Ancak Türk milleti sesini yükselterek etkin bir tepki göstermiyor, oy tercihini de değiştirmiyor. Bu nedenle terörle mücadele etmek yerine ediyormuş gibi görünerek konu ikinci bir saldırıya kadar geçiştiriliyor. Bu kaçıncı ABD işbirliği, kaçıncı Barzani işbirliği? Her savaştan sonra yapılan barışlar ikinci savaşa hazırlık sürecidir. Dağdan 3 teröristi indirip, yerine 300 terörist gönderilmesini sağlayacak uygulamalar terörle mücadele adına yapılmış gibi gösterilemez.
Yapılanlar daha büyük saldırılar için zaman kazanmadır. Aynı şeyi yaparak farklı sonuç beklemek Einstein’a göre ahmaklığın tanımlarından biridir.
Bu vurdumduymazlıkla bu terör bitmez, depremde evleri hasar görenlerin evine girmediği gibi; Türk milleti sokaklara dökülmeli, demokratik tepkisini göstermeli, terör bitmeden evine dönmemeli. Terör gittikçe şiddetini artırıyor. İç savaşa; vatan toprağında başka bir devletin kurulmasına doğru gidiyor. ABD’nin hazırladığı 22 ülkenin yönetimi ve haritasını değiştirme planı adım adım yürürlüğe konuluyor. Türkiye’nin doğusunda ‘Kürdistan’ devleti kurulması için gereken şartlar oluşturuluyor. Geçen zaman Türkiye’nin aleyhine işliyor. Bugün sokakta yürümeyenler yarın cepheye yürüyecek; onlar yürümezse çocukları yürüyecek. Gelecek de bir gün gelecek. Zaman beklemez. Eskiler gibi göstermelik bir barış için bunca insanı feda etmeyelim.