Samsun’da ilgili kuruluşlar ve kişiler yeterli önlemleri zamanında almadığı veya kar yağınca alamadığı için, kısa sürede yağan kar kabusa dönüştü. Ulaşım tamamen durdu, birçok kaza meydana geldi, köyden mahalleler karanlığa gömüldü, adeta kar her yeri esir aldı, her yere kabus çöktü, hayat felç oldu. Aslında çöken kar kabusu değil; kötü yönetim kabusudur.
Cehaletten kaynaklanan cesaretle, zincir hatta kar lastiği takmadığı halde yola çıkan sürücüler de kabusun tuzu, biberi oldu. Aynı yerde 10 araçtan biri gidebiliyor; diğerleri kayıyor veya kazaya neden oluyorsa, sadece yolda değil sürücülerde de kusur var. Tüm uyarı ve denetimlere rağmen kimsede zincir yok. Zinciri yok, ama şansına güveniyor ve yola çıkıyor. Cahil başına geleceği bilemediği için, aydın ise başına gelebilecekleri bildiği ve önlemini aldığı için korkmaz. Yolda kalan araçla kalmayan aracın sürücüsü arasındaki fark bu.
Buzlanma ve tuzlanma
Yollarda buzlanma olmaması için veya buzlanma olmasa da karın eriyebilmesi için yolların tuzlanması gerekir. Oynadıkları rolün önemi anlaşılsın, kıymetleri bilinsin diye mi bilinmez; kar küreme araçları uzun süre piyasaya çıkmadı. Ne tuzlama yapıldı ne de karlar kürendi. Uzun aradan sonra belirli ana caddelere tuzlama yapılınca trafik biraz nefes aldı.
Bir alman özlü sözü ver. ‘Hava kötü olmaz, elbise kötü olur.’ Gerçekten bereket, eğlence olan kar alınmayan önlemler yüzünden Samsun gibi birçok yerde felaket oluyor.
Toprağın bahara hazırlanıp bereket fışkırması; tarım arazilerinde tohumların karın altında filizlenmesi açısından, hem salgın hastalıklara neden olan birçok mikrop ve bakterinin ölmesi hem de barajların su dolması, içme suyu kaynaklarının çoğalması ve eğlence açısından kara ihtiyaç var. Aslında karın yağması değil; yağmaması büyük bir felakettir. Gel gör ki iş bilmez yöneticilerin yönettiği yerlerde bereket felakete dönüşüyor.