Aşağıdaki yazımı ‘zorunlu dün dersi’ kapsamında hatırlatarak uyarıyorum; Kılıçdaroğlu CHP’yi doğru yapılandırıp, İYİ Parti ile ilişkileri düzeltemezse, 2023 Seçimlerini kaybettiği gibi 2024 Yerel seçimlerini de kaybedecektir.
Kılıçdaroğlu 2019 Yerel seçimlerinde inisiyatif kullandı tüm sorumluluğu üzerine alarak, kendi dışında herkesin karşı çıkmasına rağmen, İYİ Parti ile işbirliği yaparak büyük şehirlerin tamamına yakınını kazandı, ancak 2023 Seçimlerinde ise sözde ortak akılla hareket etti ve hayal kırıklığı yarattı. Aynı şey yapılırsa aynı sonuç elde edilir. Kılıçdaroğlu hem parti içinde hem de yerel seçimlerde kazanabilmesi için kılı kırk yarması gerekir.
CHP Gen Bşk Kılıçdaroğlu sonunda uyarılarımıza kulak verdi ve çok geç de olsa Büyük İskender gibi; kendisini yanlışa yönlendiren kim varsa yanından uzaklaştırdı. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adaylığını açıklamadan çok önce yukardaki başlıklı yazımda; ‘çekmedi ayağındaki nasırdan yandaştan çektiğini. Yandaş değil; adeta yontulmamış taş. Akılsız dostun olacağına akıllı düşmanın olsun dedirten cinsten insanlar, başka düşmana ihtiyaç bırakmayacak şekilde çevirmiş liderin etrafını. Kılıçdaroğlu kendi adına konuşan ahmakların konuşmalarını yasaklasa, seçilme şansı çok daha fazla olur’ demiş ve yazımı şöyle sürdürmüştüm:
CHP'li eski vekil, gazeteci Barış Yarkadaş'ın 'Altılı Masa'dan isminiz çıkar mı?' sorusuna Kılıçdaroğlu ‘Masadan benim ismimin çıkacağına inanıyorum. Bir sorun yaşanmaz…’ diyor. Eğer Kılıçdaroğlu adaylığını 6’lı Masaya rağmen açıklayacaksa, Erdoğan kutlamaları şimdiden başlatır, Kılıçdaroğlu’nun seçim masraflarını da üstlenir. Muharrem İnce’ye yaptığı gibi yayın desteği de verir.
Kılıçdaroğlu, Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nin düzenlediği ‘İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu'nda ‘Din afyondur’ diyen Karl Marx'tan alıntı yaptı, daha sonra da iktidarı eleştirmek dururken, Suriyeli sığınmacıları geri göndereceğini söyleyen, yükselen değer Zafer Partisi Gen Bşk Ümit Özdağ’ı ırkçılıkla suçladı. Seçim gelip çatınca Ümit Özdağ’ın desteğine ihtiyaç duydu.
Suriyeliler hem bize yük, nüfus (demografik) yapımızı bozuyor hem de boşalttıkları yerler PKK ve türevlerinin eline geçiyor. Türk askerinin IŞİD’le savaşması sonucu; Suriyelilerin boşalttığı Aynel Arap (Kobani), nüfus yokluğundan PKK ve uzantıları tarafından işgal edildi. Türkiye’nin askeri müdahalesi sonucu IŞİD Kobani’den çıkarıldı, Mehmetçik kan verdi, can verdi PKK toprak kazandı.
Suriyeliler orada tutulsaydı, PKK ve uzantıları sınırımıza 15 km mesafedeki bir yeri ele geçiremez, sözde kanton veya eyalet ilan edemezdi. Suriye’de topraklarını PKK’lılara bırakanlar Türk topraklarını işgal ediyor. Kılıçdaoğlu da bu istilaya karşı çıkmayı ‘ırkçılık’ olarak niteliyor. Her an seçim olacak atmosferde tuhaf şeyler oluyor. ‘Erdoğan karşısında herkes kazanır’ deniliyor.
Erdoğan kısa sürede seçim sonuçlarını değiştirebilme özelliğine sahip bir siyasetçidir, tüm seçim ve referandum sonuçlarını son anda lehine çevirmiştir. Kasım 2002’de kısa bir sürede TBMM’deki tüm partileri baraj altında bırakmış, 2007’de yüzde 23’e düşen oylarını, ‘Müslüman Cumhurbaşkanı seçeceğiz algısı ve Genelkurmay Bşk Yaşar Büyükanıt’ın ‘E Muhtıra’sı ile iki ay gibi kısa bir sürede oylarını yüzde 23’ten 46’ya çıkardı, ikiye katladı.
2010 Anayasa referandumunda yüzde 58 Hayır oyunu, kısa bir sürede yüzde 42’ye düşürebildi, 7 Haziran 2015’te TBMM’de çoğunluğu kaybedip, 3 ay gibi kısa bir süre sonra tekrarlanan seçimlerde yeniden TBMM’de çoğunluğu kazanabildi. 17-25 Aralık operasyonları, 15 Temmuz Darbe girişimini atlatabildi, sistemi değiştirebildi.
Önceden oldu, ama şimdi olmazmış. Neden olmazmış? Çünkü ekonomimiz çok kötüymüş… Şimdi çok kötüymüş, eskiden az mı kötüymüş? Ekonomimiz ne zaman iyi oldu? Özellikle AKP döneminde daima ekonomi ve işsizlik ilk sırada yer almadı mı? Koalisyon dönemini mumla aratmadı mı? Arattı, ekonomi ilk sırada yer aldı. Peki, seçimi kim aldı? Erdoğan.
Bu ülkenin yarısından fazlası olguyla değil; algıyla hareket ediyor. Ekonomik durumu kötü olanlar ekonominin kötülüğünden Erdoğan’ı sorumlu tutuyor mu? Tutsaydı önceki seçimleri kaybetmez miydi? Kaybetmediğine göre ekonominin kötülüğünden Erdoğan’ı yeterince sorumlu tutmuyor demektir.
Yapılacak çok iş var. Bu hale neden düştüğümüzü ve bu durumdan nasıl kurtarılacağını açık, seçik seçmene anlatmazsanız, bu seçimin diğer seçimlerden çok farkı olmaz. Moda ifadesiyle ‘farkındalık’ yaratın, farkı fark ettirin. Siz kendinizi fark ettirmezseniz, sizi kimse fark etmez. Toplumsal hafıza üç haftada silinir, hatırlatmazsanız, unutulursunuz. Türk halkı korkutulup, sindirilemez, ama kolayca kandırılır.