Barışın kirlisi; savaşın kutsalı olur mu? Savaş da barış da amacına göre; kutsiyet kazanır. Bağımsızlık savaşları kutsalken, işgaller ve istilalar kirlidir. Osmanlı imzalamak zorunda kaldığı Sevr ve Mondros Ateşkes ve Barış antlaşmalarıyla topraklarının büyük bir bölümünü galip devletlere bırakmak zorunda kalmıştır. Kurtuluş Savaşı kutsal bir savaşken; Mondros ve Sevr ‘Barış Antlaşması’ kirlidir. Terör örgütüyle yapılan ‘barış antlaşmaları’ hep daha büyük savaş için olmuştur. Her ‘barışın’ ardından daha fazla kan dökülmüş, daha fazla gözyaşı akmıştır.
Kavga eden iki kişiden birini tutar, diğerinin dövmesine yardım ederseniz veya dayak yiyenin daha fazla dayak yemesi için, engellerseniz, siz ne barış sağlarsınız ne de kavgayı ayırırsınız. Siz zalimin yanında yer alarak, zulüm yapmasını sağlar, mazlumun kurtulmasını engellemiş olursunuz. Yaptığınız zalimle işbirliğidir.
Terör, cehalet, ahlaksızlık, uyuşturucu, kumar, fuhuş v.b. gibi toplumu yok etmeyi amaçlayan eylemleri yapanlarla barış yapılmaz; mücadele edilir. Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütleriyle barış yapılmamıştır. Terör faaliyetlerini desteklemek, teröristlerle mücadele edenleri zaafa uğratacak propaganda yapmak da terör suçudur ki akademisyenlerin imzaladığı bildiride yapılan da budur. Terörü desteklemek, suça teşvik etmek veya azmettirmek fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Yaşam hakkı dahil; tüm özgürlükleri yok eden terör, bilimle yan yana gelemez. Terörün olduğu yerde bilimden söz edilemez. Terörün olduğu yerde insani değerlerin hiçbirine yer yoktur. Kötünün gücü iyinin sessizliğidir. Susarak kötünün başarısına katkı sağlamayacağız; sesimizi yükselteceğiz.
Görevden uzaklaştırılma haricindeki cezalar için, akademisyenlerle ilgili güvenlik soruşturmaları yapılabilir. Terör örgütleriyle iç
içe geçip geçmedikleri, bir zincirin halkalarını oluşturup oluşturmadıkları araştırılıp, soruşturulurken, diğer taraftan da görevlerinden uzaklaştırılmalıdırlar. Bu açıklamayı yapmaları, akademisyenlik yapmalarına engel fiili bir durumdur. Hiç bekletilmeden görevlerinden uzaklaştırılmaları için bildirideki açıklamalar yeterlidir.
Bu bildirinin neresinde barış var? Akademisyenlerin bildirisinde; asker, polis, sivil, kadın, çocuk ayrımı yapmadan 50 bin Türk vatandaşını katleden kanlı terör örgütünün eylemleri onaylanıyor, PKK’nın yaptığı katliamları polis ve askerin yaptığı iddia ediliyor. Teröre karşı verilen mücadeleyi kırmak için, yabancı ülkelerden Türkiye’ye baskı yapılması isteniyor. Bölge halkının ayrı bir millet; dolayısıyla azınlık olduğuna vurgu yapılarak BM’den askeri müdahaleye davet çıkarılıyor. Diyarbakır’da sırtında Kızılhaç bulunan beyaz elbiseli BM askerlerinin konuşlandırılması isteniyor. Bu ülkenin yabancılar tarafından işgal edilerek doğu ve güneydoğuda BM gözetiminde bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması planlanıyor. Bu amaçtaki insanların akademisyenlik yapması insanlığa, bilime, bağımsızlığa aykırıdır. CHP Gen Bşk Yrd Sezgin Tanrıkulu’nun desteklediği, diğer Gen Bşk Yrd Haluk Koç ve CHP Samsun Milletvekili Hayati Tekin’in karşı çıktığı bildirinin satır başları:
‘Bu suça ortak olmayacağız! Em ê nebin hevparên vî sûcî!
Türkiye Cumhuriyeti; …vatandaşlarını pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak… tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını… bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz…
Hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz…’ Takke düşmüş; kel görünmüştür. Bu sözlerin altına imza atanlar bilerek ve isteyerek bölücü teröre destek vermişlerdir. İmzalarını geri çekseler bile artık eski görevlerini yapmalarına göz yuman herkes suçlarına ortaktır.