Her gün başka bir genç kızın başına gelenlerle kahrolur ve çözüm yolu ararken, gençlerimizin ölümle valsı mücadeleyi zora sokuyor, düşmanın işini kolaylaştırıyor. Düşeni kaldırmak gerekir de kendini yere atan için yapılabilecek fazla bir şey yok. Çantasında zehirli yılan, cebinde akrep besleyeni bunlardan korumak kolay değil. Başına felaket gelen aileler hep bir ağızdan ‘Nerde devlet, nerde polis?’ diye feryat ediyor. Polis her yerde, her zaman namussuz, uğursuz, ahlaksız, gözü dönmüşlerin peşinde koşuyor, silahlarının namlularıyla burun buruna geliyor. Çocuklar olması gereken yerde değil de hiç olmaması gereken yerdeyse polis ne yapsın?
Ey, anne, babalar! Siz çocuklarınızın nerde olduğunu biliyor musunuz? Oratokul, lise çağındaki kızlarınız, gözün gözü görmediği karanlık dehlizli kafelerde, parkların en kuytu köşelerinde, girip çıkanı olmayan evlerin bodrum katlarında hatta uyuşturucu bağımlılarıyla sarmaş dolaş vakit geçiriyor. Başlarına nelerin gelebileceğini bilmeden, adeta birbirinden zehirli çiçeklerin ölüm tarlalarında sosyal medya üzerinden tanıdıkları potansiyel suçlularla burun buruna yaşıyorlar. Çocuklarınız, tecrübesizliğin (cehaletin) verdiği cesaretle uyuşturucu hatta ölüm tacirleriyle vals yapıyor.
Disiplin kişiliğin baskı altına alınması, kişinin refüze edilmesi değil; nerede, ne zaman, neyin yapılabileceğinin ve yapılamayacağının öğrenilmesidir. Dinamitin fitili içten yandığı için duman görünmüyor, patlamanın yeri ve zamanı tespit edilemiyor. Patlamayla herkes felaketten haberdar oluyor. Feryat, figanlar gidenleri geri getirmediği gibi; yenilerinin gitmesini de engellemiyor. Sebepler değişmeden sonuçlar değişmez. İstenmeyen olayların sebepleri ortadan kaldırılırsa, ancak olaylar engellenir. Zararlılar kendiliğinden ürer, ancak faydalıyı yetiştirmek gerekir.
İbretlik olay
Adana'da evli, bir çocuk babası, kolundaki jilet kesiklerini göstererek tehdit ettiği 17 yaşındaki Ömer K.’nın 5 lirasını gasp eden ve gazetecilerle arasında geçen diyalogla görüntüsü sosyal medyada fenomen olan H.T. (19) yağma suçundan 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Sosyal medyada fenomen oldu
Gaspçı HT, sağlık kontrolünden geçirilmek için Adli Tıp Birimi’ne götürüldüğü sırada basın mensupları ile aralarında geçen diyalogla sosyal medyada fenomen olurken internete düşen görüntüler tıklanma rekorları kırmıştı. HT ile gazeteciler arasında geçen, ilgi çekici konuşmalar şöyleydi:
- Neden gasp yaptın?
- Gasp etmedim Kuran satıyordum. Çocuk 5 lirayı kendi rızasıyla gönlünden koptuğu için verdi. Ben dua kitabı satıyorum. Çocuk geldi bana 5 lira para verdi. Babasının hayrına vermedi, dua kitabı satıyordum.
- Uyuşturucu kullanıyorsunuz, ayakta duramıyorsunuz?
- Kim diyor uyuşturucu kullanıyorum diye, ayakta mı duramıyorum. Niye mi verdi 5 lirayı, bak kurban olduğum 5 liraya satmıyorum. 4 kere hacca gittik geldik.(Yanındaki polisi göstererek) İşte dayıya sor. Gerçekten dua kitabı satıyorum.
- Bebekken mi hacca gittin?
- Boş versene 1 dakika dinle çocuk kendi çıkardı gönlünden 5 lira verdi. Arkamdan da gitti polise şikayet etmiş
- Dua kitabı satıyorsun ‘Sübhaneke’ duasını okuyabilir misin?
- Dua okumayı neden bilmeyeyim ki, ben şurada kendi ismimi yazamıyorum. Tamam Allah’ın Kuranı’nı satıyorum ama kendi ismimi bile yazamıyorum, okula gitmemişim ki ben
- ‘Besmele çekebilir misin?’
- Besmele çekerim tabi, bismillah. (Yanındaki polise dönerek, soruyor) Besmele ilahi mi diyorduk, Eşhedü enla ilaha mı diyorduk?
Gasptan mahküm, uyuşturucu etkisiyle saçmalayan birinde bu kızlar ne buluyor?
Olaydan sonra popçu muamelesi gördüğünü, genç kızların büyük ilgisinden bunaldığını söyleyen HT bir grup kızla birlikte. Kızlar gazeteciyi görünce yüzlerini kapatıyor.